İYİLİK ve İSLAM
Sayın Cumhurbaşkanımız, Diyanet Vakfı Uluslararası İyilikler Ödül Töreni’nde bir konuşma yaptı. Yalnızca müslümanların değil bütün dünyanın dikkatle incelemesi gereken bu konuşma, islâmın iyiliklerle bağını ustaca dile getirdi. Sayın Cumhurbaşkanı islâmın iyilik, merhamet, şefkat, diğergamlık, fedakârlık özünü açıklarken onu öldürme, tahrip ve yok etme felsefesine alet edenlerin bizden olamayacağını da özellikle vurguladı. İç titreten bir konuşmaydı. İlk İslamî destanımızın kahramanı Manas’ın devlet yönetim felsefesini hatırlattı bana:
Bilgelik, iyi yüreklilik, merhamet, cesaret, dayanışma… Manas, Çin hükümdarının zulmünden kaçıp kendisine sığınan kahraman Almambet’i kardeş etmesine karşı çıkanlara anlattı bu felsefeyi. Aksakallar Meclisi toplandı ve güç birliğine götüren bu felsefeyle ırkına, inancına bakılmadan devlet yönetiminin iki numarası yapıldı Almambet! O, Manas’ın en büyük gücü, Türk birliğini zayıflatıp yok etmek isteyen Çinlilerin korkulu düşüydü. Onlara “Otlak yerde çıkan yangın, içten çıkan düşman baş edilmezmiş!” dedirmişti. İslâmın temel felsefesinden ilham alarak Türk birliğini ve gücünü gösteren Manas, yazık ki zirvedeyken öfkesine yenik düşerek Aksakal uyarılarına aldırmadan girdiği büyük savaşta Almambet’i de birçok yiğidini de kaybetti. Kendisi de küçük bir hançer yarasını önemsemediği için vefat etti. Alınacak büyük ders bu. Öfkeyle değil, akılla güç oluşturma manevraları gerektiğinin dersi! Bugün de “Onun çocukları var(!)” diye arkadaşına siper olan İyilikler ödüllü Ismail Ertemleri kurban vermemek için milletimizin bağrında şiddet zulmüne karşı güç ortaya koyabilecek Almambetler bulmamız gerektiğini düşünmeli , ona göre akıl manevraları yapmalıyız. Kim yapacak bu manevraları? Kimse hırsa kapılmamalı; en büyük benim, ben bilirim diye kibirlenip felakete yol açacak kararlar vermemeli. Büyük olan, kibrin düşmanı Allah’tır; beşer şaşar denmemiş mi? Millet Meclis seçti; Meclis, Meclis… Kapalı oturumlarla günlerce, aylarca sürmeli istişareler; çare olacak kararları Meclisten bekliyor millet, demokrasisi yokken bile Aksakallar Meclisi olan bu büyük millet!
İyilikler dini İslâmın şiddet ve teröre bulaştırılmasının nasıl başarıldığına da dikkat edelim bir. Nerede ve neden dolanıyor İslâm şiddet sarmalına? Ortadoğu bataklığındaki islâm istismarından değil mi? Oradaki kara sakalların din yorumları, cihat adı altında terör üretmiyor mu? O bataklığın kültüründen fikir alarak müslüman kisvesiyle devlete sızıp milletimizi kaosa sürüklemeye çalışanlar olmadı mı tarih boyunca? Bu karanlık eylemleriyle defalarca suçüstü yakalanmadılar mı? Onlara rağmen İslâmın iyilik sembolleri olan Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaş Veliler, Mevlanalar, Yunus Emreler… kimlerdi? Hiç kuşku yok ki islâmın iyilikler dinî olduğunu fikir ve icraatlarıyla gösteren bu alimler, büyük Türk milletinin bağrındaki evlatlarıydı. Onların Ortadoğu bataklığındaki islâm yorumlarıyla hiçbir ilgileri olmamıştı.
Dillerinde hiçbir zaman panislamizm de yer almamıştı. Dünya islâm birliğinden falan asla söz etmemişlerdi. Peygamberimizin (s.a.v) zorlama yapmadan yalnızca tebliğ eden, sevdiren, benimseten, gönüller fethedici anlayışıyla hareket etmişler; hep sevgi, hoşgörü, insanlık, fedakârlık…gibi kavramları öne sürerek bütün dünyanın önünde evrensel değer kazanmışlar ve milletimizin gurur kaynağı olmuşlardı. Öyle miydi değil miydi? Koyalım elimizi vicdanımıza!
Öyleydi diyorsak, bu doğru bilgilerin verdiği dersle bizim Ortadoğu bataklığından uzak durmamız lazım. Onlarla hiçbir bağımızın olmadığını da vurgulamalı, asla hamileri gibi durmamalıyız. Zaten tarih dersi diyor ki Arap dünyası bizim lehimizde hiç tavır almamıştır, almayacaktır da… Sayın Cumhurbaşkanımıza ilgi ve iltifatları, bize bağlıklarından falan değil, gücümüzü çıkarları doğrultusunda kullanmak istemelerindendir. Ortadoğudan farklı bir iyilikler din-î islam temsilcisi olduğumuzu göstermeliyiz dünyaya. Bu, küresel karanlık ellerle terör kefesine konmak istenen iyilikler dini islâma da büyük bir hizmet olacaktır. Millet olarak bize yakışan budur!