YAZILIYOR DA NE OLUYOR?
Bu sütunlarda yazmaya başladığım günden bugüne kadar ilçemizin ve bölgemizin sorunlarını ve ilçe halkının isteklerini ilgililere duyurmaya çalıştım.
Bundan sonra da aynı şevk ve heyecanla aynı doğrultuda yazmaya gayret edeceğim.
Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıdan sonra çok değer verdiğim bir büyüğüm, sevgili ağabeyim beni arayarak, “Ferudun, yazılarını takip ediyorum. Seni ayrıca kutlarım. Hislerimize tercüman oluyorsun. Ama gündeme getirdiğin beklentilerden bir sonuç çıkıyor mu, bir netice alıyor musun?“ diye sordu.
Ben de içtenlikle cevap verdim.
“Valla sevgili ağabeyim, bizim işimiz, yazmak, ilgililere duyurmak. Gerisi onların bileceği iş” diyerek cevap verdim.
Yine geçtiğimiz haftaki Ankara ziyaretimden sonra kaleme aldığım yazıda hemşehrimiz Sn. İhsan Şener’in Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Prof. Dr. Numan kurtulmuş’un da Başbakan yardımcısı olduğunu, tüm milletvekillerimizin bu fırsatı iyi değerlendirmeleri gerektiğini dile getirmiştim.
Tabii doğal olarak her şeyi milletvekillerinin bilmesi gerekmiyor. Onların alt yapılarını oluşturan il ve ilçe teşkilatları onların önünü açmalı, ilçe kaymakamları ve Vali ile irtibat halinde olup ilin ve ilçenin sorunlarını masaya yatırıp çözüm yolları için milletvekilleri ile el ele vermeleri en büyük çözüm yoludur diye düşünüyorum.
Karıncaya sormuşlar, “Nereye gidiyorsun” diye de, “Kabeye gidiyorum” diye cevap vermiş.
“ Bu ayakla nasıl gidersin?” diye tekrar sorulunca da,
“ Olsun, uğrunda ölürüm ya!” demiş.
Bizimkisi de o hesap. Bizim işimiz yazmak,
gerisi onlara kalmış...