Muhsin Yazıcıoğlunun İddiaları
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun lideri olduğu parti hiçbir zaman %3’ün üstünde oy alamadı. Halbuki sağ kesimde bir çok insan için 4 büyüklerden sonra tuttuğu 2. takımdı adeta.
Yine de kendisine sempati duyan çoğu insan parti baraj altında kalacak ve oylar boşa gidecek endişesiyle farklı partilere oy kullanıyordu.
Yazıcıoğlunun bir seçim mitingi sırasın da söylediği ‘’Ben isteseydim Amerika, İsrail lobilerinin, Avrupa Birliği fonlarının, Türkiyeyi kazıklayan, soyan çetelerin mafyaların adamı olmaya razı olsam, bugün başbakan yardımcısı olurdum, başbakan olurdum, başka şeylerde olurdum. Ama tenezül bile etmedim’’ sözleri bende şimdiye kadar pek bir karşılık bulamamıştı.
Bir hafta önce Usain (Hüseyin) Barack Obama’nın ABD’ye ilk zenci kökenli başkan seçilmesiyle ilgili olarak belli çevrelerin özellikle sosyal medyayı kullanarak toplumu kolayca yönlendirebileceklerini yazmıştım.
Yazımı okuyan bir arkadaşım AKP’nin ilk seçim kampanyasının halkla ilişkiler (PR) konusunda literature girerek ders olarak okutulduğunu, girdiği ilk seçimde %34 üzerinde oy almasının global bir destek olmadan mümkün olamayacağını belirtti.
Partinin kuruluş aşamasındaki çalışmalarla ilgili olarak Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı’nın Abdurrahman Dilipak’a atfettiği ve AK Parti’nin bir proje olarak ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulduğu iddiaları medyada yer almıştı.
Yine bu iddiaların içinde güç odakları tarafından AKP kadrolarına gerekli finansal destekle birlikte iktidarda sorun çıkaracaklara operasyon desteği önerildiği de vardı.
Karşılığında ise: İsrail’in güvenliğinin arttırılması (bölgede tehdit teşkil eden ülkeler tuzla buz oldu)
Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili olarak sınırların değişmesi (Az kaldı sanki) ve İslam’ın yeniden yorumlanması ( Bu konuda haklarını yemeyelim arkadaşlar tamamen sünnet ve kitaba uygun bir hayat yaşıyorlar) konularında talepleri olmuş.
Bu ve benzeri tekliflerin rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na da gittiği gazetelerde yer alınca (M. Ali Bulut) taşlar yerine oturdu.
Evet rahmetli kendisine gelen teklifleri kabul etseydi kesinlikle başbakan olurdu. Buna kesinlikle inanıyorum
Kendi paramızla Öpülüyoruz
Namı değer Twitter fenomeni Fuatavni, aylar sonra sessizliğini bozdu. Bu sefer Doğan medyaya el konulmasıyla ilgili iddialarla ilişkili twitler attı. Malumunuz daha önce cemaate ait veya ilişkili olduğu ileri sürülen çok sayıda gazete ve televizyon gerek direk kayyum yoluyla el konarak, gerekse de uydudan atılarak susturulmuştu. Belli ki mevcut medyanın yüzde 80’inin havuza dâhil olması bile iktidarı kesmemiş.
Son günlerde iktidar cephesi tarafından Güneydoğu’daki olaylara ilişkili kullanılan sert ve ötekileştirici söylem belki de elde kalan son medya gruplarına yapılacak operasyonların işaret fişeği. Uzun zamandır Doğan Medya Grubu her fırsatta iktidar medyası tarafından teröre destek olduğu iddialarıyla hedef tahtasına oturtuluyor.
25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sırasında havuz medyasının ihalelerden alınan komisyonlarla oluşturulduğuna dair tapeler ortalığa saçılmıştı. Hatta bu konuyla ilgili devletin kasasından bir şey çıkmıyorsa yolsuzluk değildir sözleri hafızalarda taptaze.
Bazen izahı olmayan işlerin ancak mizahı yapılabilir.
Affınıza sığınarak bu konunun aklıma getirdiği biraz müstehcen bir fıkrayı sizinle paylaşmak isterim.
“Randevu evine gelen adamın biri her seferinde 100 dolar ödeyerek hep aynı kadınla birlikte olmak istiyormuş. Beşinci kez geldikten sonra kadın meraklanarak sormuş: Nerelisin?
-New Jersey
Yapma ya bende oralıyım
Biliyorum… Baban sana vermem için 500 dolar gönderdi. Cebinden 100 dolar çıkartarak buyurun bununla birlikte 500 yapıyor.”
Toplumun kendi parasıyla iktidar güdümünde bir medya oluşturulup yine toplum üzerinde algı operasyonları oluşturulması en güzel bu fıkrayla anlatılır her halde. Kendi paramızla öpülüyoruz resmen