R20;TİYATRO BU MUYMUŞ?R21;
Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu olarak 2008 yılında çıktığımız sanat yolculuğu sürecinde hatırı sayılır bir tecrübeye ulaşmış bulunuyoruz.
Olayın kültürel sanatsal boyutu önemli elbette…
Ama ille de organizasyon…
Bir oyunu hazırlamak, aslında çok da zor değil…
En azından organizasyona oranla…
Provalar, düzenli olarak yapıldığında oyununa göre iki ile dört ay arasında bir oyunu ortaya çıkarabilirsiniz.
Oysa olayın organizasyon boyutunda bazı tabuları, alışkanlıkları yıkamadığınızda bizim gibi debelenip durursunuz.
Salondaki koltuk sayısına göre davetiye hazırlarsınız.
Fakat işler masa başında yaptığınız hesaba göre git mez.
Hatırınızı kırmamak için sizden davetiye alanlar, oyun günü salona gelmezler.
Bir bakıma niyetleri kötü değildir.
Size destek vermek isterler.
Ancak bu destek, salona gelme konusunda geri çekilir.
Bu yüzden de bazen yarı boş salona gösteri yapmak zorunda kalırsınız.
Bir başka sıkıntı…
Hemen herkes davetiyenin ayağına gelmesini ister.
Elbette bundan gocunuyor değiliz.
Ancak zaman bakımından herkesin ayağına gitmemiz mümkün değil...
Birçoğumuzun aklına belli noktalara bırakılan davetiyeleri gidip de almak gelmez.
Böyle olunca da o noktalara bırakılan davetiyeleri, neredeyse olduğu gibi geri almak zorunda kalırız.
Artık şunun farkına varmalıyız.
Tiyatroya gitmek için ille de düğüne söyler gibi, yemeğe çağırır gibi tek tek davet beklemek, son derece yersiz ve iptidai bir alışkanlıktır.
Kültürde, sanatta ve birçok sosyal faaliyette iddialı olan Fatsa’nın, işe yaramayan bu alışkanlıktan bir an önce vazgeçmesi gerekir.
Elbette herkesin böyle yaptığını iddia edemeyiz.
Zaten bilinçli tiyatro izleyicisi, davetiyesini bir şekilde temin edip salona geliyor.
Sözünü ettiğim; nazlanarak, zor bela gelenlerdir.
Öte yandan bin bir naz ve niyazla salona gelenlerin, oyundan sonra son derece memnun olarak ayrıldığını da çok gördük.
Benzer tavırlar sergileyenlere şöyle seslenmek isterim:
Korkmayın! Tiyatro sizi yemez.
Bilakis pozitif enerji verir.
Sizi dinlendirir.
Durağanlıktan kurtarır
Ufkunuz açılır.
Daha güzel oyunlar görmek istersiniz.
Yeni insanlar tanırsınız.
Dünyaya bakışınız değişir.
İnsani reflekslerin hiç de anormal olmadığını anlarsınız.
Tiyatrodan korkmayın.
Bazen çok üzülüyoruz.
Yıllar içinde ilk kez tiyatro izleyenlere şahit olduk.
Ve ayrılırken; “Tiyatro bu muymuş? Ben başka bir şey zannetmiştim. Bundan sonra hep gelirim.” diyenleri duyduk.
Bu olay sadece bizim bir serzenişimiz veya tespitimiz olarak kalmamalıdır.
Verdiğim bu ipucundan yola çıkarak, yetkililerimizin geniş çaplı bir araştırma başlatması gerekir.
Toplumun ihtiyacı olan bireye kavuşmak için bu tür çalışmalara şiddetle ihtiyaç vardır.
Bu yazıyı Hava Parası oyunumuzun galasından önce yazıyorum.
Oyundan sonra görüşmek üzere…
HOŞÇAKALIN