YENİ ANAYASA
Üniversitede öğrencilik yıllarımdaydı. Deve Kuşu Kabare Oyuncularının bir oyununu seyretmiştim. (Yanlış hatırlamıyorsam Haneler isimli oyundu.) Siyaseten bu yıllarda Rahmetli Bülent Ecevit fırtınası esiyordu. Bu nedenle aynı zamanda: ‘Ne ezen ne ezilen insanca, hakça bir düzen’ sloganının da atıldığı yıllardı. Tiyatro oyunu oynanırken bir gurup oyuncu bir şeyler söylüyor ve sahnedeki eşyaların yerini değiştiriyor ve ne biçim çalıştıkları yolunda takdir bekliyorlardı. Bir taraftan da Rahmetli Ecevit için: ‘Düzeni değiştirecekmiş, vay halinize!’ diyerek ülke genelinde halkı, tiyatroda da salondaki seyirciyi korkutmaya çalışıyorlardı.
Tam bu sırada Ecevit’i canlandıran Metin Akpınar sahneye geldi: Bir taraftan ters çevrilen sandalyeleri düzeltiyor, bir taraftan yerleri değiştirilen eşyaları yerlerine yerleştiriyor, diğer taraftan da: ‘Ben Onların bozduğu düzeni değiştirip eski haline getireceğim!’ diyordu.
Gelelim yeni Anayasa konusuna:
Beğenmedikleri sıkıyönetim Anayasasını o kadar değiştirdiler ki, bu gün için Rahmetli Ecevit’in dediği gibi bozulan düzen eski haline gelse üç günden razıyım. 12. Eylül. 2010 referandumu ile yargıda yapılan değişiklikleri burada birkaç kez dile getirdim. Özellikle 1961 ve sonrasındaki Anayasaların ruhu olan kuvvetler ayrılığı (Yasama-yürütme ve yargının bağımsızlığı) yok edildi. Anayasanın ön gördüğü Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası demokratikleştirilmedi. Hepsinden önemlisi mevcut Anayasanın uygulanmasına bile tahammül edemeyip, eleştiri getirildi. Bu şartlar altında tüm partiler mutabık kalıp değişikliler yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur?
Yapılmak istenene gelince: ‘2010 yılında tüm ülkedeki yargıçlar HSYK da söz sahibi olacak denilerek HSYK nın tüm yapısı değiştirildi. Biat kültürü prim yaptı. Zanlılar serbest bırakıldı, biat etmeyen yargıç ve savcılar zanlı durumuna getirildi. Bu defa Anayasa değişikliği ile rejimi kökten değiştirip, başkanlık sistemi adı altında çok özenilen Osmanlı döneminin Padişahlık devrinin getirilmesi gayreti gösterilmektedir. Başta ana muhalefet olmak üzere muhalefet partilerinin bu konularda çok uyanık olmaları gerekmektedir. Topluma daha sıcak gözükmek için tuvalet kağıdı gösterilmekte, tam kullanılacağı sırada birden bire bir bahane bulunarak ne fark eder denilip zımpara kağıdı yutturulmaya çalışılmaktadır. Bana göre kim ne derse desin öyle insan öncelikli, hürriyetten ve özgürlükten yana bir Anayasa beklemek, kavak ağacının altında ağzıma elma düşsün diye beklemeye benzer.