"NE İŞİM VAR TİYATRODA?"
2008 yılı Şubat’ında Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu’nu kurduğumuzda içimiz kıpır kıpırdı.
Bu güne kadar birçok inişler çıkışlar yaşasak da içimiz yine kıpır kıpır…
Tiyatroyu bilenler bilir.
Bu öyle bir sevda ki; vazgeçtiğiniz anda kendinizi büyük bir boşlukta bulursunuz.
Zaten sanatın kendisi, insan için tam bir terapi değil midir?
O nedenle nice zorluk ve sıkıntılarla yüzleşsek bile galibi belli olmayan bu uğraştan vazgeçecek değiliz.
Bundan yıllar önceydi…
Sahnelediğimiz bir oyuna gelen bir arkadaş grubu, hasta yatağındaki arkadaşlarını da zor bela salona getirmişti.
Oysa hem hastaydı, hem de; “Ne işim var tiyatroda?” demişti.
Haklıydı aslında…
Zira bir insan, başı çatlayacak derecede ağrırken hiçbir yere gitmek istemezdi.
Yine de arkadaşlarının hatırını kıramayarak ve deyim yerindeyse adeta “sürünerek” oyunumuza gelmişti.
Oyunun sonunda ne oldu dersiniz?
Elbette hiç beklemediğimiz bir şey oldu ve seyircimizin baş ağrısından eser kalmadı.
Ve o seyircimizin bize nasıl teşekkür ettiğini hala unutamıyorum.
Sürünerek geldiği salondan memnun, mutlu ve gülerek ayrılmıştı.
Onun mutluluğunu gören ekibimizin mutluluğuysa iki katına çıkmıştı.
Onu salona zorla getiren arkadaşlarının memnuniyetini hesaba katmıyorum bile…
Yaptığınız bir işten dolayı insanların mutlu olduğunu keşfettiyseniz, o işi bir daha bırakamazsınız.
Neye rağmen?
Tabi ki; her türlü “bedele” rağmen…
Çünkü ben ve ekibim yıllar içinde anladık ki; “yaptığımız ve yapmaya çalıştığımız iş, önemli bir iş…”
Böyle düşününce de karşımıza çıkan zorlukların ve bedellerin tamamen ayrıntıdan ibaret kaldığını takdir edersiniz.
Bu vesileyle bir bilgiyi daha paylaşmak isterim.
Bu güne kadar birçok ruhsal sıkıntı yaşayan bazı arkadaşlarımız, Fatsa Kıvılcım Tiyatrosu’nda görev aldı.
Buna rağmen belli bir süreçten sonra gördük ki; söz konusu sıkıntılarından eser kalmamıştı.
Neden acaba?
Genelde sanatın, özelde tiyatronun insana ve topluma neler kattığını saatlerce konuşabiliriz.
Ancak yukarıda verdiğim örnekler bile yapılan işin ne ölçüde önemli olduğunu anlatmaya yetecektir.
İşte bu bilinçle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Toplumun önemli bir kesimi yapılan işi önemsemese de, kaale almasa da, görmezden gelse de…
Bazıları; “Boş işlerle zaman harcamayın” dese de…
2008’de kervan yola çıktı bir kere…
Önümüzdeki aylarda hazırladığımız oyunlarla karşınızda olacağımızı umuyorum.
Ne yapın edin ama “tiyatrosuz kalmayın…”
Kalbi; bizimle ve tiyatroyla birlikte çarpanlara selam olsun.
HOŞÇAKALIN