1 KASIM SEÇİMLERİ
Halkımız bir seçim dönemini daha kapattı ve yeniden seçim istemediğini beyan etti. 7 Haziran seçimlerinde hükümet kurmaya bir türlü yaklaşmayan ve ortak bir karar alamayan muhalefet partileri, CHP dışında oylarını düşürüp, baraj altında kalma tehlikesi ile yüz yüze geldi. Halk yeniden seçim tartışmasını değil, seçilmiş bir hükümetin iş başında olmasını tercih etti.
7 Haziran muhalefet partilerinin sınavıydı. Neden şikayet ediyorlarsa ve neyi değiştirmek istiyorlarsa bunun peşine düşüp değiştirme yetkisinin verildiği bir seçimdi. Seçimin olduğu günün ertesi, herkeste yeni bir döneme başlamanın, çok sesli bir Meclisin seçilmiş olmasının heyecanı vardı. Bazıları kendi partisinden olmayana oy verdi ki, seçim barajı aşılsın, Başkanlık sistemi gelmesin, ülke bir partinin istekleri doğrultusunda değil, gerçek bir demokrasi ile yönetilsin. Seçim sonucunda bu gerçekleşti. Gerçekten de, tek partinin iktidara geleceği ve hükümeti tek başına kuracağı bir yönetim sistemi değil de, koalisyon hükümeti ya da azınlık hükümeti olacak bir parlamento seçildi.
Peki sonra ne oldu? Seçim döneminde büyük heyecanlarla seçim meydanlarında olan partiler, sonrasında ne yapacağını bilemez bir hale geliverdi. Bir türlü ortak bir zeminde buluşamadılar. Meclis Başkanı seçilirken bile biraraya gelemediler. Geçersiz oy kullanmayı tercih ettiler, çekimser kaldılar. Sonuçta yine uzun yılların iktidar partisinin dediği oluverdi kolayca. Eleştirdikleri, vaatleri ve hedefleri siliniverdi birdenbire. Kırmızı çizgiler arttı, arttıkça da bir türlü yeşil çizgilere dönüşemedi. Seçim öncesi iktidarı eleştiren muhalif partiler, sonrasında birbirlerini eleştirir oldular.
O zaman halkımız da şöyle de düşündü; ‘ Muhalif olanlar hiçbir ortak zeminde buluşamıyorsa, demek ki hep muhalif olma isteğindeler.’ Çünkü iktidara ortak olmak, yanlış yapmayı, sorumluluk almayı gerektirir. Sorumluluk almıyorsan, muhalif olup, sadece söylemekle yetineceksin demektir.
7 Haziran seçimlerinden bu güne kadar ülkemiz hükümetsiz değildi elbette. Seçim öncesi görevde olan hükümet yönetiyordu bu ülkeyi. Hani bazılarının düşündüğü gibi, seçimde Akp tek başına iktidar olamadı, o sebeple bu hale geldik falan deniyor ya, işin aslı, iktidar halen aynı. Yani ne olduysa aynı hükümet döneminde oluyor aslında.
Çözüm sürecini başlatanla bitiren aynı, ekonomiyi düzelttik diyenle, şu an geldiği konuma getiren yine aynı. İşsizlik, enflasyon, Türk parasının yitirdiği değer, hep aynı döneme denk geliyor.
Ülkede oluşan kaos, her gün gelen şehit haberleri, akıl almaz olaylar, adil yargılama ilkesinden alabildiğince uzaklaşma, umutsuz ve mutsuz bir yaşam şekli; bütün bunlar hep, aynı iktidarın süregiden yönetiminde yaşananlar. Fakat halkımızın idrak ettiği ve anlaşılan ise, 1 Kasım’a kadar olan süreçte ülkenin yönetimsiz kaldığı ve bundan sonra da kalacağı. İşte bu sebeple yeniden iktidar oldu uzun yılların iktidar partisi gayet basitinden bir açıklamayla söylemek gerekirse...