KUTUP AYILARINI BİLİR MİSİNİZ?
Onlar, ıssız bembeyaz sühunetin -50 derece olduğu coğrafyada yaşarlar. Kutupların buzlu sularına girip avlanırlar. Yağlı vücutları, bembeyaz sık tüyleri onları soğuğa karşı korur, hiç üşümezler.
İşte böyle bir ortamda kutup ayısı ailesinin en küçük ferdi yavru kutup ayısı merakla abisine sorar,” Abi, biz kutup ayısı mıyız “ diye. Abisi, “ Tabi ki, kutup ayısıyız” der. Yavru kutup ayısı pek tatmin olmaz, babası olan kutup ayısına sorar, “ Baba, biz kutup ayısı mıyız” der. Babası da, Tabi ki, kutup ayısıyız” der. Yavru kutup ayısı yine tatmin olmaz, bu sefer dedesinin yanına gider, “ dede, biz kutup ayısı mıyız” diye sorunca, dedesi kaşlarını çatar, “ Tabi ki kutup ayısıyız” der. Yavru kutup ayısı,” Dede, biz kutup ayısıysak peki ben neden üşüyorum?” der.
Şimdi ben de yavru kutup ayısı gibi düşünüp, soruyorum. Madem biz Müslüman’ız, PKK’lılar Müslüman, PYD Müslüman, İŞİT Müslüman, HDP Müslüman da biz neden birbirimizin canına kast ediyoruz? Bunu pek anlayamıyorum, siz anlıyor musunuz?
PKK’NIN BARIŞ TAKTİĞİ
Anlatacağım hikâyeyi fi tarihinde babamdan
dinlemiştim. Babam koyu bir CHP’li idi ve İsmet İnönü hayranıydı. İnönü’nün başbakan olduğu dönemde yani 60 -70 yıl önce devlet büyükleri başka ülkelerin ziyaretine gittiği zaman ev sahibi ülke misafir devlet büyüklerine ufak bir gösteri yaparmış. ( Veya yeni yaptıkları teknolojik yenilikleri gösterip hava atıp, sükse yaparlarmış. )
Rivayet o ki, İnönü gideceği ülkenin kendisine yapacağı gösteriyi önceden öğrenmiş. Gideceği ülkede şerefine verilecek davette kahve servisini önceden eğittikleri bir kediye yaptıracaklarmış. Bunu öğrenen İnönü, küçük bir kutu içerisinde bir fareyi yanına almış, gideceği ülkeye gitmiş.
Söylenildiği gibi misafir olduğu ülkenin İnönü’nün şerefine verdiği yemekten sonra kedi misafirlere kahve dağıtmak üzere oraya gelmiş. Kedi, İnönü’ye kahve servisi yapacağı sırada İnönü, cebindeki kutudan çıkardığı fareyi kedinin önüne atmış. Kedi, fareyi gördüğü anda elindeki kahve fincanını fırlatıp atarak başlamış fareyi kovalamaya. Bunu neden yazdım?
Genel seçim yaklaştı, herkes çözüm süreci ile ilgili beyanatlar veriyor. Efendim, Oslo’da görüşme olmuş, Yok Dolmabahçe’de mutabakat sağlanmış, İmralı’ya heyetler gidip gelmiş, Kandil’le görüşüyorlarmış, HDP barış için çabalıyormuş.
Bana göre hepsi hikâye, bu sıralar İmralı’dan Öcalan’ın sesi çıkmıyor. Kandil’den Cemil Bayık sesleniyor. PKK, silah bırakacak dediler. Çözüm süreci başladı, bu boşlukta PKK askerin geçeceği yollara, asfaltın altına bombalar döşedi. Dört ayda onlarca şehit verdirdi. PKK’nın yaptığı hep göz boyama…
Sonuç olarak, İnönü’ye kahve servisi yapan kedi, fareyi görünce nasıl kahve fincanını atıp, farenin peşine düştüyse PKK da fırsatını bulduğu anda barışı filan unutup, asıl yüzünü gösterip, Türkiye’nin güvenlik güçlerini pusuya düşürüp, şehit ediyor.
Bu seçimlerde HDP’nin barış ve kardeşlik sloganları kedi ile fare arasındaki münasebet gibi bir şey. Bilmem yanılıyor muyum?