EĞİTİM SORUNU ÇÖZÜLÜYOR
Bu güne kadar gelmiş geçmiş hükumetlerin eğitim konusunda ne kadar başarılı oldukları ne yazık ki; hep tartışmalı olmuştur.
Eğitim konusunun hangi boyutuna bakarsanız bakın bu konuda Türkiye tel tel dökülmektedir.
Sorgulamayan, analiz yapamayan ve “ille de ezber” diyen bir sevdadan vazgeçemedik.
Hiçbir işe yaramayan eğitim sistemini çok sevdik biz…
Sanki Amerika’yı yeniden keşfediyoruz.
Dünyada bizim kadar eğitimini yap-boz tahtasına çeviren bir başka ülke kaldı mı acaba?
Elbette bu konu bir köşeye sığamayacak kadar geniş ve detaylı…
Ancak bu işin temel direği öğretmendir.
Öğretmenin durumunu, konumunu, gücünü ve hatta saygınlığını yeniden tesis edemezseniz yerinizde sayıp durursunuz.
Hele de velinin ve halkın gözünde nasıl itibar kaybına uğradığını görmez ve buna kayıtsız kalırsanız çıkıp; “eğitimde şu noktaya geldik” diyemezsiniz.
Çünkü artık geldiğiniz değil, gelemediğiniz noktadasınız.
Yakından tanıdığımız bir abimiz bile bu günlerde öğretmenlerle uğraşıyor.
Belli ki bu konuyu kendisine iş edinmiş…
Öğretmen arkadaşlarına şunu rahatlıkla sorabiliyor:
“Allah aşkına siz ne yapıyorsunuz? Senenin yarısında yan gelip yatıyorsunuz. Aynı zamanda dünyanın maaşını alıyorsunuz.”
Gerçi öğretmen arkadaşlar da ağzının payını veriyor. O da ayrı mesele tabi…
Öğretmene bakışın sosyolojik ve psikolojik yansımaları bakımından örnek veriyorum sadece…
Eğer siz; öğretmenin maaşını, tatilini tartışmalı hale getirdiyseniz o öğretmenden, o eğitimden hayır bekleyemezsiniz.
Ortalama bir vatandaş olan bu abimiz, sokakta öğretmeni sorgulayarak, yargılayarak ve itham ederek “içtikleri çayı burnundan getiriyorsa” bu milletin milli eğitimine şimdiden geçmiş olsun.
Sen, bu abimizi susturacak çağdaş uygulamalar yapmadığın-yapamadığın sürece öğretmeni kazanamazsın.
Bir başka deyişle vahşi bir aslanın önüne atar gibi velinin ve halkın önüne atamazsın.
Atarsan verim alamazsın.
Yeni yeni binalar yapsan da durum değişmez.
Çünkü bu işin baş aktörü öğretmendir.
Öğretmenin yıpranmasına göz yumduğun müddetçe o yeni binalar senin eğitimini kurtaramaz.
Ben size çok açık söyleyeyim:
Bu sezon eğitimin ertelenmesi birçok veliyi hiç de memnun etmedi.
Eğitimi arzuladıklarından değil tabi…
Çocuklarını bir an önce okula gönderip rahat etmek istediklerinden…
Öğretmen de soruyor haliyle; “Sen kendi çocuğunla yeterince ilgilenemezken, ben kırk öğrenciyle ne yapayım? Benim halimi hiç düşünüyor musun?”
Bu halde bile bazı veliler, öğretmenin aleyhinde konuşabiliyor.
Öğretmen bu soruyu veliye sorarken, ben de çok değerli okurlarıma şunu sormak istiyorum:
Başka hangi meslek grubunda eve iş götürmek diye bir şey var?
Eve geldiğinde öğretmenin istirahat ettiğini mi düşünüyorsunuz?
Dersi ve sınav sorularını kim hazırlayacak?
Yapılan sınavı kim okuyacak?
Ve bütün bu çalışmalar nerede yapılacak?
Okulda mı? Güldürmeyin adamı…
Ayrıca son yıllarda yapılan yeni düzenlemelerle öğretmenin öğrenci üzerinde hiçbir etkisi kalmamıştır.
Zira öğrenciye hitap ederken bile çok iyi düşünmek zorundalar.
“Yavrum” diyemezler… “Çocuğum” diyemezler… Hatta bırakın fiske vurmayı dokunamazlar bile…
Buna rağmen bu abimiz hala soruyor:
“Yan gelip yatmaktan başka ne yapıyorsunuz?”
Hepimize büyük geçmiş olsun.
HOŞÇAKALIN…