FATSANIN SORUNLARINI YAZIN DA GÖRELİM
Biz basın mensuplarına zaman zaman derler ki:
“Siz daha çok yerel konuları işlemelisiniz. Ülkenin genel gündemi zaten ulusal basında yeterince yer alıyor. Daha çok Fatsa’nın ve bölgenin sorunlarını yazın.”
Yerinde bir eleştiri gibi görünüyor.
Ancak her Allah’ın günü şehit haberlerinin geldiği bir süreçte gelin de Fatsa’nın sorunlarını yazın bakalım.
Ekranı açtığınızda bir annenin feryadıyla paramparça olmuşken gelin de Fatsa’nın lağım kokan alt yapısını yazın…
Terhisine iki ay kala şehit düşen Mehmetçiğin nişanlısını, annesini, babasını izlerken sıkıysa Fatsa’nın trafiğindeki keşmekeşi yazın…
Tam Fatsa’nın en işlek kavşaklarında estetikten yoksun reklam panolarını yazmayı düşünürken bir şehit haberiyle sarsılıyoruz.
Nasıl yazalım?
Hangi vicdanla yazalım?
Diğer arkadaşları olduğu gibi şahsımı da sürekli
arıyorlar.
Telefondaki ses; “Lütfen Fatsa Devlet Hastanesi’nin durumunu yazın. Yetkilileri uyarın. 1 Eylül’de eski acil servisin olduğu bina da yıkılacak. Fatsa’nın yeni hastane binası hizmete girinceye kadar Ünye Devlet Hastanesi’nin şu an bulunduğu eski binasında Fatsa personeli hizmet verecek. Personelin ve vatandaşın yaşayacağı sıkıntıları yazın. Sağlık hizmetlerinin sekteye uğrayacağını yazın.”
Dedim ya… Yazalım ama nasıl?
Haince kurulan tuzakla 8 fidanımızı toprağa vermişken kafayı nasıl toplayalım?
Koalisyonun kurulamamasında kimin rolü olduğu konusunda tartışmalı ifadeler kullanmayacağım.
Ama bir gerçek var ki; ülke kan-revan içindeyken bile sen ben kavgasını rahatlıkla yapabiliyoruz.
“Büyüklerimiz” koalisyona kimin yanaşmadığı konusunda birbirlerini suçlarken bayrağa sarılı tabutlarda her hangi bir azalma olmuyor.
Böyle bir durumdayken fındıktaki rekolteyi ve fiyat politikasını hadi yazın da görelim.
Ülkenin tepesinde büyük büyük oyunlar oynanırken Fatsa’nın sorunlarının ne önemi var?
Birileri terör üzerinden bu millete bir şeyler anlatmaya çalışırken Fatsa Belediyespor’u ne kadar yazabilirsin?
Geçen hafta olduğu gibi ancak bir şeyler karalamakla yetinebiliriz.
Bir baba, bir gün önce telefonda görüştüğü asker oğlunun şehit haberini aldığında yaşadığı yıkım ortada dururken, Fatsa’nın sosyal, kültürel ya da sanatsal sorunlarını nasıl yazabilirsiniz?
Bir yandan her yaş grubundan erkek Türk vatandaşı; “Beni de askere alın. Vatanı canım pahasına savunayım” şeklinde yetkililere “açık çek” verirken, diğer yandan ciğeri beş para etmezlerin kurşunlarıyla şehit düşenlerin cenazeleri ülkenin dört bir yanına dağılıyor.
Yürekler paramparça…
Anneler darmadağın…
Hadi bu durumda Ordu Büyükşehir’in Fatsa sahilinde yaptığı ışıklandırmaları yazın bakalım.
Ülkenin her yanında olduğu gibi Fatsalı vatandaşlar da geleceğinden endişe duyarak yaşarken arka mahallelerin ya da köylerin sorunlarını yazabilir misiniz?
7 Haziran’dan bu yana ülkede doğan otorite boşluğunu fırsat bilerek ortaya çıkan terörün ne zaman ve nasıl sona ereceğini hangimiz biliyor?
Tüm bu belirsizlikler içinde siz olsanız Fatsa’nın yerel hizmetlerini, eğitimini, sağlığını yazabilir misiniz?
Bir kaymakam doğuda bir ilçeye atandığında jandarma ve polisten gayrı yönetecek kurum bulamıyorsa siz Fatsa’da rahat uyuyabilir misiniz?
Fatsa’nın derdi sadece Fatsa’nın sıkıntıları mıdır?
Ülkede olan bitene hangi Fatsalı duyarsız kalabilir?
Fatsalı aşırı sıcaktan ve sinekten iyice bunalmış
durumda…
Zaman zaman ilaçlamalar yapılıyor.
Şu ana kadar pek de faydasının olduğu görülmedi.
Ancak mermi yarasının ve ölümün yanında sinek ısırığı nedir ki?
Şehit aileleri volkan olup patlamışken yaşadığımız sıcağın ne hükmü var ki?
Ama hiç kuşku duymuyorum ki; bu millet bu badireyi de atlatacak.
Pahalıya mal olacak ama atlatacak.