DÜĞÜNLER DOYUMLUK DEĞİL, TADIMLIK OLDU...
DÜĞÜNLER DOYUMLUK DEĞİL, TADIMLIK OLDU...
Ramazan bayramı’nın ardından yoğun bir şekilde başlayan düğünler, fındık toplama zamanına denk geldiği için hız kesti.
Artık; aynı gün içinde yakın dost, komşu veya akraba düğününe ayaküstü uğranıp, uğur kadem edildikten sonra oturmadan bir başka düğüne gidilir hale gelindi.
DÜĞÜNLER DOYUMLUK DEĞİL, TADIMLIK OLDU...
(Sayfa 1’den devam)
Şöyle eskilere gidip baktığımızda hatta ilçemizin bu kadar göç almadığı yıllarda düğüne giden aileler, düğün başlamadan yerlerini alırlar, düğün bitimine kadar oturup gelin, damat ve aile fertlerinin bu mutlu gününe ortak oldukları gibi, o yıllarda revaçta olan orkestranın çaldığı tango ve valsle dans edip eğlenirlerdi. Düğün bitiminden sonra düğün sahibine uğur kadem edip evlerinin yolunu tutarlardı.
Son yıllarda yapılan düğünlerden benim çıkardığım sonuç, ne düğün sahipleri yaptıkları düğünden bir şey anlıyorlar, ne de davetliler...
İlçemiz büyüdü, gelişti, çok da göç aldı. Nüfusumuz da doğal olarak arttı. Çok memur emekli olduktan sonra ilçemize yerleşti. Haliyle dostlukları gelişti hatta bir çoklarıyla dünür olma hasebiyle hısım akraba oldular. Bu büyüme ve gelişmeye rağmen, düğün tarihlerini geniş zamana yayma konusunda bir gelişme olmadı. İllaki haziran ve temmuz ayları tercih ediliyor. Sanki bir mecburiyet varmış gibi...
Ramazan ayının haziran ayına rast gelmesi nedeniyle hemen hemen tüm nişan ve düğünler temmuz ve ağustos ayının ilk haftasına sıkıştırıldı. Aynı gün farklı farklı salon veya mekanlarda 10-15 nişan ve düğüne katıldığınızı düşünebiliyor musunuz? Hangisine gidilecek, ne kadar kalınacak? Ya da bir kaç dakika kalınıp başka bir nişan veya düğüne mi gidilecek. Hal böyle olunca davetliler bir oraya bir buraya gidip gelerek geç saetlerde yorgun ve perişan bir vaziyette evlerine dönebiliyorlar.
Bu ziyaretlere bir de yakın il ve ilçelerdeki dost ve arkadaşlarımızın yaptıkları düğün ya da nişanlar ekleniyor. Aynı akşam Fatsa’da katılmamız gereken bir kaç düğün, nişan ve kat edilmesi gereken uzun bir mesafe, Sıkıntıyı siz düşünün...
Bu iş ne kadar sürüp gider bilemem; ama hep birlikte makul ve mantıklı bir karar verme zamanı geldi diye düşünüyorum. Yakın dostlarımızın mutluluklarına kısa süreliğine katılmanın ya da katılamamanın hepimizi üzdüğünün farkındayım.
Çözümü ise gayet basit. Yılın 12 ayından Ramazan ayını devre dışı bırakabilirsek, geri kalan 11 aya nişan ve düğünleri yayabiliriz. Düğün ve nişanlarımızı hafta içlerine de serpiştirdiğimiz zaman yine eskisi gibi doyumluk nişan ve düğünleri yaşayabiliriz.
Çok iyi biliyorum ki, bu olumsuzluklar yüzünden düğün sahipleri ve davetliler de rahatsızdır. Ama mantıklı bir şekilde hareket edebilirsek bu işe çözüm bulabiliriz diye düşünüyorum.
Eğer aynı sistemle davem edersek nişan ve düğünlerimizi doyumluk yerine tadımlık yaşacağız. Umarım bu yaklaşımım uygun görülüp eş ve dostlarımızla yapacağımız sohbetlerde yaygınlaştırırsak nihai bir çözüme kavuşuruz diye düşünüyorum.