KAZANANLAR
Seçimler bittiğinden bu yana koalisyon derdine düştük. Seçim,orta zekalı her insanın tahmin edebileceği şekilde sonuçlandı ve hiçbir sürpriz yoktu. İktidar partisi güç gösterisinde aşırıya kaçtığından biraz kan kaybetti,CHP sonunda doğru bir strateji uyguladı,iktidar ağzıyla konuşmaya başladı,vaatler verdi,sonunda bir vizyon sergiledi ,ona gereken tam da buydu ve bu sefer AKP’ye muhalefet olsun diye verilen değil, kendine güvenmek isteyenlerin oyunu kazandı.
Bir süre meclis başkanlığı seçimini genel seçim heyecanıyla bekledik, şimdi de koalisyonu bekliyoruz. Ama koalisyonu AKP ve MHP kurdu zaten. Bunun ilk ispatı meclis başkanlığı seçimi ikincisi de RTÜK üyeliği seçimleri. AKP erken seçim istiyor bu ortada. MHP koalisyona ‘’yanaşmıyor’’, CHP uzlaşma istemiyor gibi gösteriliyor, HDP ile mesafeli olunmaya çalışılıyor derken, erken seçime dair algı yaratma faaliyetleri alttan alttan devam ediyor. Birde tüm halkı kucaklaması gereken en üst makamın sanki parti lideri gibi yanlı konuşmaları yok mu? Şu an bir kan kaybı varsa en büyük sebebi de budur.
Güven ortamının yıkılmış durumdadır çünkü kuvvetler ayrılığı sağlanamamış,demokrasiye inanç yıkılmış,monarşik tavır rahatsız etmeye başlamış ve en önemlisi hukukun üstünlüğüne inanç kalmamıştır. Birde şu mal beyanı vermeleri,istemeleri yok mu? Hele bir tanesinin mal varlığında 10 yıldır gram artış olmamış. Gerçekten 10 yıldır cebine artı herhangibir şey girmedi ise bu tam anlamıyla bir vatan sevdasıdır ve takdire şayandır. Erken seçim yapılınca oyumu kendisine atmayı düşünüyorum. Kimse kimsenin malına mülküne karışmasın, hangi tencerenin dibi daha kara eşelemeyelim, biz halk olarak hesap sormadığımız gibi kendi mal beyanımızı vermeye seve seve hazırız. Çünkü en az son 20 yıldır bizlerin mal varlığında da herhangibir artı hareket yok. Adamlar milletvekili maaşıyla ay sonunu getiremediklerinden Saray’a kafayı taktılar zaten. Ama biz memnunuz, nihayetinde ülkemizin bir güç sembolüdür,layıktır vatanımıza. Osmanlı’da da padişahların gösterişli kavukları, tahtları, hatta saray girişinde başlayan ihtişam, gelen diğer ülke temsilcilerini daha baştan eziklemek içinmiş. Bizde yıllarca Beyaz Saray deyip durmuyor muyduk?
Saraydı,koalisyondu,tatildi,bayramdı derken biraz daha oyalandık ve hayat akıp gidiyor işte. Mevzumuz çok,konular derin. Hep bir mesele var ama hayatlarımız hiç değişmedi. Biz hala alt yapı sorunundan mütevellit ‘hoş kokuların ‘ sahilden iç kesimlere doğru yer yer şiddetli ve nizami yayıldığı bir şehirde yaşıyoruz. Söylemekten tiksinti geldi ama yinelemek zorundayım, kaldırımlara arabalar iki sıra halinde yan yana park ettiğinden yolun ortasında yürümek zorunda kalanları geçen araçların kornalarla taciz ettiği bir şehrin sokaklarında yürümeye çalışmak zorundayız. Defalarca canımızdan can verdiğimiz Dolunay civarında yine ışık yada üst geçit gibi önlemler alınmadığından Allah’a emanet gitmek zorundayız. Herhangibir sorunda belediyeyi aradığınızda ‘o konuyla Büyükşehir Belediyesi ilgileniyor’ denip Altınordu da dahil civar bütün belediyeleri aradıktan sonra nazik yerimizin üstüne oturup kalmak zorundayız. Sahile bir hava almak için çıktığınızda çekirdekçi,mısırcı,tatoocu,simitçi,kahveci,gazozcu derken daha bitik ve sinirler harap eve dönmek zorundayız.Hala sokak satıcılarından sıyrılıp yürümeye çalışmak,asgari düzeyde yaşamak için harçlarımızı ödemek, Sokak köpekleri tarafından ısırılıp kuduz olmadan kendimizi evin kapısından içeri atabilmek zorundayız.
Memleketin kaldırımına kadar A.Ş. gibi yönetilirken , memlekette insani yaşama şartlarımız hala oluşmamışken, AB hayali kurmak, koalisyonda kim olacakmış, erken seçime gidilecekmiş hiç mi hiç umrumda değil. İnsana insanca muamelenin edildiği,vatandaşın engelli çocuguna devlet kapısından başka hiçbir yerde yardım dilenmediği,en önemlisi yaşadığımız şehirde iyi ki burda yaşıyorum dedirtecek nizamın, sadece birlikte yaşamaya alışmışlığın verdiği saygının ve hoşgörünün yerleşmemiş olduğu bir yerde yaşadığımız sürece, bizi biraz daha uyutmak için anlatılan masalların hiçbiri umrumda değil.Şehir planı olan,en azından bir planı olan,hizmeti olan,hizmet edildiğini fark edebildiğimiz bir şehirde yaşamayı istemek bile ütopya.Canım şehrimde güzel hiçbirşey mi yok? Tabi ki var ; temizlik işçileri...Yanlarından geçerken bir kolay gelsin bile demediğimiz temizlik işçileri.Günün her saati ellerinde süpürge,sokakları biraz yaşanabilir hale getiren insanlar.
Sözün özü; Hiçbir seçim bizim hayatımızda bir kazanç olmayacak. Her seçimin galibi ve kazananları süper emekli tabirinin akla ilk getirdiği seçkin,ayrıcalıklı,seçimden önce elimizi uzatıp tutacak kadar yakın, seçimden sonra hayal edemeyeceğimiz kadar uzak,’sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ cümlesiyle hafızalarımızda yer etmiş,vatandaşın bir ömür elde edemediği ayrıcalıklı vatandaşlık haklarını bir yeminle elde eden yegane insanlar topluluğudur.Bu masal bitmez.İyi uykular.