Başkomutan Baykal
Geçen yıl da yine Suriye'ye girmeyi konuşuyorduk.Sonra noldu,Süleyman Şah Türbesini başarılı bir operasyonla kendi sınırımıza taşıdık.Suriye'lilerin ödü koptu bu taşıma esnasında. Şimdi yine aynı noktaya geri geldik.Bizimle zerre alakası olmayan bir süreç yaşanıyor güney sınırımızda ve biz de garip bir şekilde askeri müdahale falan konuşuluyor...
Yaklaşık 30 yıldır içimizdeki bölücüleri temizleyememiş bir ordu ile,başka bir ülkeye savaş açabilmeyi düşünecek kadar da beyin özürlüyüz.Hamaset ve palavralar havada uçuşuyor.Yarım saatte alacağımızı söyleyen kahvede oturan generallerden geçilmiyor ülkede.Adam askerliğini çavuş olarak bile yapmamışken,sohbet esnasında büyük bir kara harekatını yöneten komutan edasıyla konuşabiliyor.Lav silahına "boru"diyen bir genelkurmay başkanının ülkesi burası,normal yani anlayacağınız...
İç siyasete malzeme yapılmak istenen bu çılgınlık,umarım aklı selim idareciler tarafından engellenir.Kendi fakir fukarasını doyuramayan ülkemiz,Suriyeli vatandaşlara kucak açmakla yaptığı hatayı kabullenmek bir yana bununla sürekli övünmüyor mu, insanın çileden çıkası geliyor.Ülkemizde herhangi bir kaydı bulunmayan ve bulundukları bölgede "hırsızlık,gasp,fuhuş ve buna benzer suçları işleyen"bu mültecileri nasıl atacağız buradan bilinmez bir soru bu cevabı da yok gibi...
Suriyeye ne zaman ve neden düşman olduğumuzu bilen ve anlayan olmadığı gibi,orada türeyen Işid ile kimin ne yapmaya çalıştığını da anlayabilen pek az. Seçimden çıkan istikrarsızlık sonucu,herkes tedirgin bir halde beklemeye geçmiş durumda ve şapkasını önüne koyan ve nereye doğru gidiyoruz diye düşünen bir siyasi yapı da maalesef mevcut değil. En küçüğünden en büyüğüne bütün partilerin egosu tavan yapmış " oynamıyoruz banane" tavrında beyanatlar havada uçuşuyor...
23 Nisan çocuğu gibi mutlu ve kısa Meclis Başkanlığı yapan Sn Baykal hariç hiç kimse geleceği düşünmüyor. Kaset olayını unutarak en bük hasımı ile görüşebilecek kadar gözünü karartmış durumda olan Baykal,siyasi hayatının en yüksek mertebesine vizyonu sayesinde değil,yaşı sayesinde erişebildi.Yaşından dinç duran vücudu, geçmişte büyük siyasi sıkıntılar gördü ama, ülke hiç bu kadar sıkışmış bir hale gelmemişti. Bir yanda kürtler,bir yanda sınırımız dışındaki ateş,bir yanda içeri alınan 3 milyon mülteci,ekonomik sıkıntılar ve yakın tarihte gözükmeyen koalisyon hükümeti. Hepsini üst üste koyunca mevcut resim bize kriz gösteriyor ama,görmeye göz ve duymaya kulak lazım. Maaş vaadinden ve asgari ücret fiyatından başka bir sesi duymayan toplumun bu fırtınayı görmesi imkansız.Allah sonumuzu hayır etsin...