Nazım Hikmet
Bir zamanlar ismi yasaklar listesinde geçen yazdığı şiirleri suç unsuru olan bir şairdir.
Özgeçmişini burada kıymetli okuyuculara aktarıyorum.
Memleketimden insan Manzaraları
D.T. (Selanik,20 Kasım 1901) Ö.T. Moskova, 3 Haziran 1963) Bahriye Mektebini bitirdi.(1919), Hamidiye Kruvazörüne stajyer bahriye subayı olarak atandı.1920’de sağlık kurulu kararıyla askerlikten çıkarıldı. Ocak 1921’de Milli Mücadeleye katılmak üzere AnadoluYa geçti. Cepheye gönderilmedi. Bir süre Bolu’da öğretmenlik yaptıktan sonra Eylül 1921’de Batum üzerinden Moskova’ya gitti.Doğu Emekçileri Komunist Üniversitesinde (KUTV) okudu. 1924’de Türkiye’ye döndü.Bir yıl sonra yeniden Moskova’ya gitti.1928’e kadar orada kaldı. 1928’de döndüğünde bir süre tutuklu kaldı. Şiirleri ile ilgili açılan pek çok davada beraat eden Nazım Hikmet, 1933’ten başlayarak, 1938’e kadar “gizli örgüt kurmak” suçlarından tutuklandıktan sonra. Bu tarihte “orduyu ve donanmayı isyana teşvik” suçlarından tutuklandı. Toplam 28 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edildi. 14 Temmuz 1950 ‘de çıkan Genel Af Yasası’ından yararlanarak, 15 Temmuz’da serbest bırakıldı. Yasal olarak yükümlülüğü olmamasına karşın.Askerliğine karar alınmasını hayatına yönelik bir tehdit gördüğü için 17 Haziran 1951’de İstanbul’dan ayrıldı. Romanya üzerinden Moskova’ya gitti. 25 Temmuz 1951 tarihinde, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkartıldı. Ölümüne kadar pek çok ülkeye seyahatler yaptı. Konferanslar verdi. Şiirlerini okudu. Şiir yazmaya 1914’ te başlayan Nazım Hikmet’in ilk şiiri, Mehmet Nazım imzasıyla (“Hala servilerde Ağlıyorlar mı”)3 Ekim 1918’de Yeni Mecmua’da yayımlandı. 1921-1924 yılları arasında Moskova’da öğrenim görürken tanıştığı Rus fütüristleri ve konstrüktivistlerinden esinlenerek klasik şiir kalıplarından sıyrılmış. Özgür, yeni bir şiir dili ve biçimi geliştirmeye başladı. Bu ilk çalışmalarından bazıları Aydınlık dergisinde yayımlandı.1929’da İstanbul’da basılan 835 satır, edebiyat çevrelerinde geniş bir yankı uyandırdı.Zamanla, tam anlamıyla klasik de denilemiyecek ama biçimsel bakımdan daha az deneysel bir şiir dili geliştirdi.Halk şiirinin de doğu şiirinin de çağdaş bir şiirden ödün vermeden nasıl kullanılacağını gösterdi.Edebiyatın yanı sıra, tiyatro ve sinema da Nazım Hikmet’in ilgi alanına girmiştir. Moskova’da bulunduğu yıllar bu iki sanat türünde Rusların öncülük ettiği çağa uygun düşmektedir. Pek çok filmin senaryolarını yazdı. Çekimlerinde katkıda bulundu. Gazete yazıları, romanları, öyküleri, çevirileri de olan Nazım Hikmet’in yapıtları, 1938 den 1965 yılına kadar Türkiye’de yasaklandı. 1965 den başlayarak, çeşitli basımları yapılan yapıtları, “Bütün yapıtları,” “külliyatı” yeniden gözden geçirilerek yayımlanmaktadır.
Hatice, Piraye Pirayende.
Doğum yeri neresi,
Kaç yaşında,
Sormadım,
Düşünmedim,
Bilmiyorum.
Dünyanın en iyi kadını,
Dünyanın en güzel kadını.
Benim karım
Bu bahiste
Realite umrumda değil..
939’da İstanbul’da tevkifanede başlanıp
……………………………..biten bu kitap ona ithaf edilmiştir.
BİRİNCİ KİTAP
Haydarpaşa garında
1941 baharında
Saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
Yorgunluk
Ve telaş.
Bir adam
Merdivenlerde duruyor
Bir şeyler düşünerek
Zayıf.
Korkak
Burnu sivri ve uzun
Yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam.
-Galip Usta-
Tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur:
“Kaat helvası yesem her gün” diye düşündü.
5 yaşında.
“Mektebe gitsem” diye düşündü.
10 yaşında
“Babamın bıçakcı dükkanından
Akşam ezanından önce çıksam” diye düşündü.
11 yaşında.
“Sarı iskarpinlerim olsa
Kızlar bana baksalar” diye düşündü.
15 yaşında
“Babam neden kapattı dükkanını?
Ve fabrika benzemiyor babamın dükkanına”
diye düşündü
16 yaşında
“Gündeliğim artar mı? diye düşündü
20 yaşında
“Babam ellisinde öldü.
Ben de böyle tez mi öleceğim?”
diye düşündü
21 yaşındayken.
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
22 yaşında
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
23 yaşında
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
24 yaşında
Ve zaman zaman işsiz kalarak
“İşsiz kalırsam” diye düşündü
50 yaşına kadar
51 yaşında “ihtiyarladım”dedi,
“babamdan bir yıl fazla yaşadım.”
Şimdi 52 yaşındadır.İşsizdir
Şimdi merdivenlerde durup Kaptırmış kafasını
Düşüncelerin en tuhafına:
“Kaç yaşında öleceğim?
Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?”
Diye düşünüyor.
Burnu sivri ve uzun
Yanaklarının üstü çopur.
Denizde balık kokusuyla
Döşemelerde tahtakurularıyla gelir
Haydarpaşa garında bahar.
Sepetler ve heybeler
Merdivenlerden inip
Merdivenleri çıkıp
Merdivenlerde duruyorlar.
-Devam edecek-