PROPAGANDA SEVİYESİ
Seçim çalışmalarının sonuna gelindi. Aslında son bir haftaya kadar propaganda seviyesi korunmaya çalışıldı. Ufak tefek hatalar olsa da, ‘eh işte!’ denilebiliyordu. Son haftada birden irtifa kaybetti, yerlerde sürünmeye başladı.
Önce: Fatsa’da bir siyasi partinin adayı, nezaket gösterip rakip partinin seçim ofisini ziyarete gitmiştir. Bu çok büyük bir nezaket gösterisidir. İnceliktir. Takdir edilmesi gereken bir harekettir. Ne var ki bu kadar incelik gösterisi, büyük bir hayal kırıklığı ile sona ermiştir. Ziyaretçi Sayın Aday (Söylenilenler doğruysa) kendince bir espri yapmaya çalışmış ve bir çuval inciri berbat etmiştir. Bir adayın, bir milletvekilinin de şaka yapma hakkı elbette vardır. Ancak ülkeyi yönetenlerin veya ülkeyi yönetmeye talip olanların nerde, kiminle, nasıl ve hangi şartlarda şaka yapılacağını ölçebilmesini istemek ve beklemek sıradan bir seçmenin de en doğal hakkıdır. Ayıp edilmiştir. Yakışmamıştır.
Gelelim son noktaya: Bu seçimlerde CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçtaroğlu mümkün olduğunca partisinin seçim sonrası yapacaklarını anlatmaya çalışmaktadır. Mümkün olduğunca ‘’Sıfırlama edebiyatından, ayakkabı kutularından, gençlerin yatak odalarındaki para kasalarından’’ bahsetmemektedir. Lütfen yanlış değerlendirme yapılmasın, mümkün olduğunca diyorum. Hiç bahsetmiyor demiyorum. Böyle bir fırsat iktidarın elinde olsa, eminim dişlerini göstererek temcit pilavı gibi 24 saat gündeme getirirler.
Bütün bunlara karşın: Bir taraftan Sayın Başbakan, bir taraftan Sayın Cumhurbaşkanı yaptıkları açıklamalar ve kullandıkları üslup ile adeta normal düşünenleri isyan ettiriyorlar. Sayın Başbakan ‘Oslo ve İmralı Adası işbirliğine’ ortak olmasına ve bu ortaklığa MHP’nin isyan etmesine karşın, MHP ile İmra’lının meclisteki temsilcisi HDP’yi yan yana koyabiliyor, işbirliği ile suçlayabiliyor. Kusura bakmayın, ama böyle bir üslup en azından işin sulandırılmasıdır. Seviyenin irtifa kaybıdır.
Hele Sayın Cumhurbaşkanı: Anayasa’daki yeminin kaldırıldığı raflarda tozdan görünmez olduğu yetmiyormuş gibi; ‘’Saraya gel! Klozeti gör. Altın kaplama klozet var mı, yok mu? Gibi sözlerle’’ bir de ağzından klozet düşmemeye başladı. Ben çocukken Cumhurbaşkanlarının kendilerine duyulan saygı ve hayranlık nedeniyle ikiden fazla gözü, kulağı, kolu olan olağanüstü yaratıklar olduğunu düşünürdüm. Şimdi çocukluğumdaki Cumhurbaşkanı hayalim ile bugünkü Cumhurbaşkanı arasındaki farkı görünce geçmişimden utanıyorum desem yalan olmaz.
Çıktın, siyaset yapıyorsun. Bari bu kadar kasaba siyaseti olmasın!!!