SOMA FACİASI
13 Mayıs 2014 yılında, resmi rakamlara göre, 301 madencimizi kaybettiğimiz Soma Faciası’nın üzerinden, tam bir yıl geçti. Koca bir yıl geçti geçmesine de, değişen ne oldu madencilerin hayatında.
Aslında bazı değişiklikler oldu. Bu kazalar ‘ madenciliğin fıtratında var diyen devlet büyüklerimiz’ daha üst makamlara terfi ettiler, kazadan sonra madenci yakınını tekmeleyen Başbakanlık danışmanı, aynı mevkide görevini sürdürüyor. Danışmana tekmeden dolayı, ayağı incindi raporu veren doktor ise, sürekli terfi etmekte. Madenci yakınını tekmeleyen danışmanın maaşının da yükselmiş olacağını düşünüyorum.
Bunlar değişenler. Peki ya değişmeyenler. İşte asıl unuttuklarımız bunlar. Faciaya sebep olan madenlerle ilgili hiçbir düzenleme yapılmadı örneğin. Madenler yine aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Sorumlular henüz cezalandırılmadı. Soma faciasının üzerinden bir yıl geçmeden, Ermenek’te meydana gelen kazada da 18 madencimiz hayatını kaybetti. Yine şartlar aynı kalmaya devam etti.
Bir kere hiçbir madene yaşam odası kurulmadı örneğin. Bu en önemli husustu. Yaşam odası tam ve yeterli olmayan madenlere çalışma ruhsatı verilmeyecek diye bir düzenleme getirilmedi. Sadece unutuldu.
Madenden sağ kurtulan işçilerle ilgili bir düzenleme getirilmediği gibi, bu işçilerden 2831 işçi işsiz kaldı. Madencilerin kredi borçları ertelenmedi, tazminatlar alınamadı. İkramiyeler unutuldu. Haftalık çalışma saati yine 36 saatten fazla oldu.
Madenlerin denetimi yine yapılamıyor. İş güvenliği uzmanları fondan değil, maden patronundan maaş alıyor. Madenin sahibinden maaş alan bir uzmanın, o maden hakkında tarafsız bir rapor sunacağını düşünmek nasıl mümkün olabilir. Madenler üzerindeki üretim baskısı ise aynen devam ediyor.
Denetime gelince, bu konuda hiçbir somut adım atılmadı. Aynı denetimsizlik devam ediyor. Bu işin fıtratı böyle diyen zihniyetin, etkili bir denetim mekanizması kuracağını düşünmek hayal olur. Yine unutmaktan ve bir sonrakini beklemekten başka birşey yapılmadı. Olan her kaza gibi. Yine zamana bıraktık acıları, sorunları. Şimdilerde siyasiler birbirini suçlamakla meşgul. Dün ak dediklerine bugün kara diyenler; gözümüzün önündeki gerçekleri dün inkar ederken, bugün yanıldık, aldatıldık diye beyan edenler, en basit doğruların farkına varmayıp da, ülkenin yönetimi için yeniden yetki isteyenler, denetimin nasıl farkına varacaklar ki. Kandırılan, görmeyen, duymayan bir zihniyet; bundan sonra oluşacak eksiklerin nasıl farkına varacak.
Koca bir yıl geçmiş ve ateş düştüğü yerlerde yine kor olarak yanmaya devam ediyor. Ve bu öyle bir ateş ki her geçen gün her yeri sarıp sarmalıyor..