PEYGAMBERLERİN MUCİZELERİ
Fatsa’mızın yetiştirdiği Yüz Akımız İstanbul Müftüsü Rahmi YARAN
1951 yılının Ağustos ayında Bolaman’ın Kavraz Mahallesinde doğdu.İklokulu doğduğu köyde bitirdi. Son sınıfı aynı mahalleden Öğretmen ve müdürümüz Mehmet ÖZKAN’da okudu.1962 yılında ilkokulu bitirdi.1962-1963 ders yılında Tokat İmam-Hatip Ortaokuluna kayıt oldu.O yıllarda Fatsa,Ordu, hatta Samsun’da İmam-Hatip Lisesi yoktu. Tokat İmam-Hatip lisesini 1969 yılında bitirdi.O senenin sonunda Fatsa Kurtuluş Mahallesi Sülükgölü camiinde İmam-Hatip olarak göreve başladı.10 ay kadar burada görev yaptı.Daha sonra Konya Yüksek İslam enstitüsüne girdi. 1974 yılı Haziran ayında mezun oldu. Bir ay sonra Temmuz ayında Kastamonu İmam-Hatip Lise’sinde öğretmen olarak göreve başladı. Ertesi sene askere gitti. Askerliğini yedek subay olarak. Ankara’da yaptı. Askerlik sonrası Mart 1977’de Kumru İmam- Hatip Lisesi Müdürlüğüne atandı. Dört seneye yakın bu görevde kaldı. İlmi çalışmaya dönme kararı aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı İstanbul Haseki ihtisas kursuna katılmak üzere 25 Aralık 1980’de Kumru’dan ayrıldı. 26 ay sonra Şubat 1983’de kursu tamamladı. Aynı merkezde öğretmen olarak yetiştirilmek üzere asistan olarak bırakıldı. Bir müddet sonra öğretmen olarak ataması yapıldı. Öğretmenliği esnasında bir taraftan da Üniversite bünyesinde çalışmalara devam etti. İstanbul – Marmara üniversitesinde yüksek lisansa başladı. Aynı sıralarda Diyanet İşleri başkanlığınca açılan bir sınav mülakat sonucu araştırma yapmak. Kendini geliştirmek üzere Mısır – Kahire’ye göderildi. Ekim 1985’de başlayan iki senelik eğitim-öğretimden sonra 1987 de yurda döndü. Haseki eğitim merkezindeki Fıkıh – Fıkıh usülü, Arapça derslerine devam etti.Bu esnada yüksek Lisans eğitimini tamamladı.İslam Hukuku alanında doktoroya başladı. 1993 yılında Haseki Eğitim Merkezinden ayrılarak Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine Arap Dili ve Belagati Öğretim Görevlisi olarak atandı. Bir sene sonra doktorasını tamamladı.
Yüksek Lisans tezi, Maliki Mezhebi alimlerinden Mahlüf El- Minyavi’nin Tatbiku’l- Kanuni’l- medeni ala mezhebi Malik b.Enes adlı eseriydi. Yazar, 19. Yüzyılın sonlarında yazdığı bu eserinde Maliki Mezhebi ile o zaman Fransa’da yürürlükte olan Medeni Kanunu madde madde karşılaştırıyor.Aradaki yakınlığa ya da uzaklığa işaret ediyor. Doktora konusu temerrüt olarak tanımlanan konu idi. İslam Hukuku’nun bu olaya bakışını inceledi. Tezi “İslam Hukukunda Borcun gecikmesi - Borçlunun ve Alacaklının Temerrüdü’ adıyla yayınlandı.
-Yayınlanmış başka kitapları var mı? -Fakültemizden üç hocamız ile birlikte Marmara İlahiyat Vakfı İslam İlmihali’ni hazırladı, yayınlandı Arapçada İ’rab adlı baskısı yapıldı. Doçentlik tezi olarak hazırladığı ‘’ İslam Hukukunda ihtiyaç kavramı ve kurumsallaşması ‘ isimli eseri2008 de yayınlandı.
Sayın Rahmi Yaran’ı ilahıyatçı olmaya yönelten etken neydi ?
-insan , hayatını her zaman kendisi yönlendirmiyor. Yukarıda anlattığım gibi ilkokuldan sonra imam –Hatib’i seçmem tamamda benim tercihim dışında . Adeta Allah’ın bir lütfu olarak gerçekleşti. O gün benim böyle bir tercih yapacak bilgim yoktu. O günkü adıyla Kavraz Köyünden ilkokulu yeni bitirmiş bir çocuğun Tokat’taki veya yurdun başka bir yerinden İmam-Hatip okulundan haberinin olması mümkün değildi. Ama Rabbim isteyince her şey oluyor. Onun için ondan daima iyi şeyler istemek lazım. Çünkü O, bizim bilmediklerimizi bilir. İlahiyatçı olmaktan memnunum. Bunun için Allah’a şükrediyorum. Rahmetli babama katkılarından dolayı dua ediyorum.
Yaptığımız mesleğin manevi yönünden bahsederek gençlere bu mesleği önerir misiniz ? – Tabii öneririm. İnsanlara faydalı olmak insana büyük bir huzur veriyor. Yalnız bunun için insanın çok çalışması sınırlarını iyi bilmesi gerekiyor. Atalarımız yarım doktor candan yarım hoca imandan eder” demişler. İnsanlara dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak istikamette yol göstermek Allah katında çok sevaplı bir davranıştır. Fakat bunun için yeterli bilgi donanımına sahip olmak. Bilmediği noktada durmak. Bunu ifade etmekten de çekinmemek gerekir. İnsanın her şeyi bilmesi mümkün değildir.Eskiler “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp demişler”. Bilmediğimiz konuda araştırma yaptıktan sonra cevap vermeliyiz.Veya soru sahibini o konu da uzman olan birisine havale etmeliyiz.Kısacası bu meslek zevkli.Huzurlu ve Allah katında değerli.Fakat hakkını vermek gerek.Aksi takdirde tam tersi de olabilir.
Uzun zamandır Bolaman dışında yaşayan birisi olarak Bolaman’a bakışınızı sorabilir miyiz? Dışarıdan Bolaman nasıl görünüyor?
-Ben resmi görevim icabı yılın büyük kısmını Bolaman dışında da geçirsemde her sene mutlaka Korucuk’a gelirim. Yıllık iznimi köyümde, mahallemde geçiririm. Akrabalarımı ve dostları ziyaret etmeye özen gösteririm. Bolaman benim için şirin ve sıcak bir belde. Orada çocukluğuma ait hatıralarım var.
Şu anda İstanbul Müftüsü olarak görevine devam etmekte olan sayın hocamızı kutluyorum. Başarılarının devamını diliyorum.
“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” Sözü kutsi hadistir.
En iyi dileklerimle.
Kaynak Eser:Ocak 2012
Bolaman-Kültür Sanat ve Tanıtım Dergisi