MİLLETİMİN VALİSİ
Yeni Türkiye dedikleri ülkede; el pençe- divan durmak, siyasilerin önünde takla atıp, alkış tutmak rağbet görürken; sessiz sakin çalışan, okuyan, araştıran, bir de üstüne üstlük ödüller alan, bilim insanlarına pek yer yok anlaşılan.
Koltuğa oturanın kendini hükümdar sandığı, varlığının asıl sebebini unuttuğu, makamları kendi daimi ikameti kabul eden, o makamlarda merhameti, vicdanı ve insani vasıfları unutuveren insanlar ülkesi olduk.
Bir öğretmen düşünün, öğrencilerini seven, onların da aynı şekilde onu sevdiği; sürekli araştıran, okuyan ve öğrencilerini yetiştirmek için uğraşan. Yaşı da tecrübesi de, mesleki yeterliliği de yeterince uygun olan. Belki yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, belki kaç öğrenci onun sayesinde üniversite sınavlarını kazanmış, belki kaç öğrencinin hayata bakışı değişmiş..
Sonra bir gün birisi sınıfına geliyor, o çok sevdiği öğrencilerinin karşısında, ‘sen ne biçim öğretmensin, kılığın kıyafetin ne kötü, saçın sakalın uygunsuz, çık dışarı’ diyor. Karşısındaki vali, şehrin en büyük mülki amiri. Ne diyeceğini bilemiyor öğretmen, belki, nasıl davranacağını ilk kez şaşırıyor. Sonrasında ise herkes ona destek olurken, belli ki hazmedemiyor Halil Serkan öğretmen, kendisine yapılanı.
Vali Cebiroğlu da öğretmenin ölümünden sonra ilk kez olayı anlatıyor “Koridorda yürürken, gürültü üzerine sesin geldiği sınıfa yöneldik. Öğretmenimiz masasında oturmuş, telefonu ile meşguldü. Ders işlenmiyordu, tahta tertemizdi. ‘Hocam bu sınıfın hali nedir? Sen nasıl öğretmenlik yapıyorsun’ dedim. Sakalı 4-5 günlük, tıraş olmamış ve giyimi özensizdi. ‘Öğrencilerine böyle mi örnek olacaksın’ dedim. Kastettiğim, kendisinin dağınıklığı, umursamazlığı, sınıfın düzensizliği idi. Gidip sakal tıraşı olmasını söyledim. Bilahare, öğretmenler odasında tüm öğretmenler ile sohbet toplantısı yaptım. Merhum öğretmen de toplantıya tıraşını olmuş olarak katıldı. Güzel bir sohbet gerçekleştirdik.”
Bu kadar basit anlatıyor söylediklerini, bir insanın gururunu kırmanın ne kadar önemsiz bir şey olduğunu düşünüyor sayın vali. Traşını oldu, geldi diyor, yani beni dinledi. İnsan 8 yaşında çocuğuna başkalarının yanında böyle davranamazken, bir insanın başka bir insana, sırf mevkisinden dolayı, böyle bir azarlama, gurur, onur kırma hakkı verilir mi? Bunca yıllık öğretmen nasıl giyineceğini, sınıfını nasıl idare edeceğini bir mülki amirden mi öğrenecektir. Şimdi sayın vali, istifa etmeniz en onurlu davranış olacaktır. En azından bir başkası böyle davranmayı hak görmeyecektir kendinde...