Ülke Yangın Yeri, Peki Otizimin Farkında mıyız?
Aslında bugün özel bir konum vardı. Tüm gayretimle ona hazırlanmıştım fakat öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bir günde ülke gündemi karman çorman oluverdi. Maalesef o konumdan, son paragrafımda bahsedeceğim, tabi gündeme başka bir bomba düşmezse.
İlk gündemimiz ve sosyal ağları meşgul eden konu, Türkiye'nin bir anda karanlığa gömülmesi oldu. 33 Yaşındayım, ilk kez tüm Türkiye'de bir anda elektriğin gittiğine şahit oldum. Tüm siyasilerimiz birbirinden farklı açıklama yaptı. Birisi siber saldırı dedi, birisi terörislerin işi bu dedi, kimisi yine paraleller yaptı yapacağını dedi, muhalefet ise hep bu işler, hükümetin işi dedi. Saatler sonra daha büyük bomba patladı. Gezi olaylarına ve Berkin Elvin dosyasına bakan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz, Avrupa'nın en donanımlı adliyelerinden biri olan, Çağlayan Adalet Sarayı'nda rehin alındı. Onlarca insan araya girdi ama maalesef sonuç vermedi. Savcı Kiraz şehit oldu, iki terörist öldürüldü. Peşinden yine, birbiriyle bağlantısız beyanatlar verildi. Hükümet tarafı çözüm süreci baltalanmak isteniyor derken, muhalefet nasıl olurda savcıyı adliyede öldürebiliyorlar dedi, uç sol ise iki teröristi baştacı ederek, kahraman yapıp, Facebook'ta onlar için sayfalar açılıp, methiyeler düzdüler. Peşi sıra balyoz davası sonuçlandı. 4 Yıllık Balyoz serüveni, herkese beraat verilerek kapandı. Meğersem hepsi suçsuzmuş. Pardon denildi ve dava bitti, gitti. Bunlarda yetmezmiş gibi Ak Parti teşkilatı ve Emniyet Müdürlüğü saldırıya uğradı. Neyse ki o ufak sıyrıklarla bitti. Fakat TBMM'den, bomba bir kanun geçti. Artık ülkemizde nükleer santrallere açılmasına giden yasal yol açıldı. Yoruldunuz değil mi? Dünya üzerinde hiç bir ülke, bunca bombayı 24 saate sığdıramaz. Bu yüzden, ülkemiz parmakla gösterilen bir ülke artık.
Yerelde ise maalesef işler istediğimiz gibi gitmiyor. CHP'de Fatsalı Mehmet Yıldız ve Doğan Çelebi liste dışı kaldı. İsa Yazıcı ise beklediği yeri bulamadı. Şuan sadece Fatsa havzasından, Adalet Kalkınma Partisi'nden, Hasan Acu, Mehmet Şener, Eyüp Fatsa, Hamide Aydemir ve Fatih Sözen var. Milliyetçi Hareket Partisi'nden, ise sadece Murat Kaçak var. Bizi yine çok kritik bir süreç bekliyor. İki partide de, haftaya herşey kesinleşir. İnşallah, Fatsa yine sahipsiz kalmaz.
Asıl konuma gelecek olursam, dün '2 Nisan Otizmi Farkındalık Günü'ydü'. Benim ablam otistik. Bu sebeple, aklim baki olduğundan bu yana, ben otizimin farkındayım. Benim, ben olmamda ablamın o kadar büyük payı var ki, yazsam roman olur. Onların farkına varmak, aslında üste yazdığım tüm olayların üstünde. Onlar, cennetin en güzel yerinde yerlerini alacak. Onları farkedenler ise, onların şefaatinden muhakkak faydalanır. Otistikleri farkına varmaktan daha da fazlasını yapıp, anlarsak işte o zaman İNSAN oluruz. Biz insan olursak, yukarıda yazdığım kötü hadiselerin hiç birisi yaşanmaz. Bizim tek ilacımız toplumsal uyanıştır. Ancak bu uyanış olursa, yolumuz güllük gülistanlık olacaktır. Uyanmazsak mı? İşte bunu düşünmek dahi istemiyorum.