Eğer ki...
Yazının başlığında da olduğu gibi:
Akp'de geçerli olan 3 dönem kuralı olmasaydı ve 7 Haziran da Bülent Arınç yeniden aday olabilse idi,yolsuzlukla itham ettiği melih gökçek'e hem de ekranların önünde bu şekilde hakaret edebilir miydi ?
***
Ya da tersini düşünün,gökçek aynı şekilde Bülent Arınç'ın istifasını isteyebilir miydi ?
***
Bildiği yolsuzluklar ya da her neyse bildiği şeyler acaba Chp'li bir belediye başkanına ait olsa yine de konuşmak için 8 Haziranı bekler miydi Sayın Arınç ?
***
Ankaradaki arsaları parsel parsel, paralel midir dikey midir ne bir gruba sattığını söyleyen Arınç,cemaat ile başlayan ilk çatlakta soluğu Pensilvanya da almaz mıydı acaba ve yinede "durun siz kardeşsiniz"der miydi acaba ?
***
Yolsuzlukla bir arada anılmayacak kadar temiz olduğundan şüphe etmediğim ancak,17 Aralık soruşturması ilk başladığında tv karşısına geçipte "bir bakanın oğlunun göz altına alındığını televizyondan öğrenmesi kadar acı birşey olabilir mi " diyen Sayın Arınç,acaba ortaya dökülen onlarca delilden ve para kasalarından ve hatta kabul edilen saatten sonra da aynı düşünceyi taşıyor mudur ki ?
***
Türkiyede siyasetin ve partilerin sadece liderin etrafında büyüdüğünü ve küçüldüğünü,diğerlerinin tamamen "tuzluk"olduğunu bildiği için mi bu kadar açık ve kendi partisine de zarar verecek tarzda konuşmayı tercih etmiştir acaba ?
Evet Büyü Bozuldu...
Ülkenin son 13 yılına damga vurmuş partisi,bundan yaklaşık 7 ay önce liderini değiştirdi ve gelinen noktaya büyü açısından buradan birlikte bakalım.Değişen lider,gittiği makamda da rahat durmuyor ve sayısal çoğunluğu bulması halinde "rejimi ve yönetim şeklini değiştireceğini"meydanlarda bas bas bağırıyor.Meydanlarda bağırması ve mitingler yapıyor olması bile alışık olduğumuz birşey değil ama,ağzıyla ifade etmişti zaten konu mankeni olmayacağını.Zaten fıtratına da ters,istese de duramaz yerinde...
Kendisinden sonra koltuğa oturan kişi esasında bu partide ikiye ayrılmış gruptan sadece birisi.Yabancı dili ve itaat etmesi dışında,ahlaki özelliklerini de sayabiliriz ama asla liderlik vasfı olmayan bir geçici lider gibi duruyor. Davutoğlu, Fidan, Soylu, Ala,Kurtulmuş ve Atalay bahsedilen bir grubun önde gelenleri.Buna danışman kadrosu da destek veriyor ve kazanan onlar oldu esasında liderlik yarışını.Bu yapıda gizli lider esasında Yalçın Akdoğandır.Yıllardır Erdoğan'ın yanında danışmanlık yapan da o dur..
Diğer grup ise,eski ağır abilerden oluşuyor.Bülent Arınç,Hüseyin Çelik,Mehmet Ali Şahin,Abdullah Gül,Cemil Çiçek ve Ekrem Erdem bunlardan bazıları.Bu grubun başbakan adayı büyük ihtimal Binali Yıldırımdı.Ama olmadı.Tabi olmayınca da başladı kavga ve güç gösterisi.3 dönem kuralı doğal olarak ikinci grubun tamamını tasfiye ederken,gücünü yitirmek istemeyen eskiler de muhtemelen türlü oyunlar ve yeni çıkış yolları arıyorlar.O yüzden büyünün bozulmasından doğal birşey olamaz...
Yani bakmayın siz o ağır hakaretlere ve çapından büyük laflara.3 döneme takılan Sn Erdoğan 10 yıl daha yerini garanti etti ve eski yol arkadaşlarına artık başka bir pencereden bakıyor.Uzun yolda yorulanları değiştirmek istiyor ve yeni heyecanlar arıyor.Bu arayış belki bir macera ama,eskiyen ve artık görüntüsü bile tahammül edilemeyecek birçok ismi de çok şükür ki hafızamızdan silecek.İnşallah,adaylık sınırı olmayan ve herkesin görmekten artık miğdesinin bulandığı son günlerin gündemine konu başkanından da kurtuluruz bu vesileyle.Bazı şer'ler de hayır var diye boşuna dememişler...