KARADENİZ ÇIRPINIYOR
Zavallı Karadeniz Bölgesi, doğal ihtişamına rağmen sürekli göç veriyor.
Şu tabloya bakar mısınız?
Sivas, Kastamonu ve Ordu, büyük şehirlere en çok göç veren iller…
Şu çelişkiye bakar mısınız?
Ülkenin en çok göç veren ili Ordu, Büyükşehir belediyesi olmuş...
Nüfus kaybına rağmen çıtayı bir şekilde tutturmuşuz…
Çirkin bir insanı güzelleştirme gayretine girseniz…
Bu amaçla onu boya küpüne daldırıp daldırıp çıkarsanız…
Ne kadar başarılı olursunuz?
Bu yöntemle acı gerçeği ne kadar kapatabilirsiniz?
Şu garipliğe bakar mısınız?
Sivas’ı arka mahalle olarak kabul ederseniz, üç şehir de Karadeniz’de…
Oysa biz, yıllardır Doğu ve Güneydoğu’ya ‘acıyan’ gözlerle bakmadık mı?
Aslında kimin acınacak halde olduğu ortada değil mi?
Biri çıkıp söyleyebilir mi?
Terörün dışında doğudan ne farkımız var?
Eğer farkımız olduğunu iddia edecek biri varsa, neden en çok göç veren illerin bizde olduğunu da açıklayabilir mi?
Tıpkı Karadeniz Marşı’nda olduğu gibi…
“Çırpınırdı Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına…”
Karadeniz çırpınıyor.
Türk bayrağı altında yaşamayı onur saymış, vatanı canından aziz bilmiş bu bölge, gördüğü muameleye gerçekten layık mı?
Hak’tan reva mıdır bu?
Elbette bizi bu noktaya getirenleri sadece mevcut hükümette aramak çok da adil olmayacaktır.
Bu vebalin altında gelmiş geçmiş bütün hükümetler vardır.
Ama adı üzerinde hükümetlerin biri hariç hepsi geçmiş…
Artık geriye bakmanın hiçbir anlamı kalmadı.
Kangren halini almış bu sorunu Ordu’da 57 aday adayı olan iktidar partisi çözecek belli ki…
13 yıldır bölgemize çeşitli yatırımlar yapan bir hükümet var karşımızda…
Kuşkusuz; karayolları, havaalanı, üniversite gibi alanlarda önemli yatırımlar yapıldı.
Ama işe bakar mısınız?
Her şeye rağmen göç durmuyor.
Neden?
Ben size söyleyeyim.
Demek ki; bir yerlerde yanlış yapılıyor.
Demek ki; bazı gerçekler hala görülemiyor.
Demek ki; sen, tüm bu yatırımlara rağmen insanların memleketlerinde yaşamaları için gerekli zemini hazırlayamadın.
Görün artık bu sorunu…
Duyun artık bu feryadı…
Görmüyor musunuz?
Güvenle sırtımızı yasladığımız Canik Dağları gün geçtikçe boşalıyor.
Canik Dağları, ıssız ve sessiz kalıyor.
Korkarım gün gelecek, seçim çalışması için Ordu’nun kırsalına çıktığınızda konuşma yapacağınız insana hasret kalacaksınız.
Bir ilin milletvekili sayısı sekizden beşe nasıl düşer?
Sizin için alarm zilleri hala çalmıyor mu?
Gerekenleri yapmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Bu saatten sonra Ordu’yu fındığa bağımlı bir ekonomiden kurtarmak için uyku bile uyumamalısınız.
Çünkü bu bölge insanı, siyasi olarak bu güne kadar ne istedinizse size fazlasıyla verdi.
Bundan böyle karşımıza, bu güne kadar ne yapıldığını anlatmak için çıkmayın.
Biraz da ne yapamadığınızı anlatmak için çıkın.
Zira sizi seçmenin karşısında özeleştiri yaparken…
Ya da yeni çözüm önerilerini anlatırken hiç görmedik.
Gören varsa söylesin.
HOŞÇAKALIN…