BEYT-UL MA'MÜR'A ÇEYREK KALA
Şimdi geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim.
Hayat; doğma, büyüme ve ölümden ibarettir. Bizler geçmişten bugüne ve bugünden geleceğe doğru, kendi çizdiğimiz kader çizgimizde seyir ediyoruz...
Şu an içinden “Kader çizgimizi kendimiz mi çiziyoruz ki?” diyenleri duyuyorum. Bence evet!
Düşünün ki; sonsuz anlar içeren bir sistem var. Hem dikey, hem de yatay olarak yaratılmış ve matematiksel olguları içeren mükemmel bir sistem. Dikey de veya yatay da meydana gelen sınırsız hamlelerden etkilenerek şekil alıp bir sonra ki “AN”ı tetikleyen ve geleceğimizi şekillendirebildiğimiz...
Bu sistemin bir “Domino” oyunu olduğunu düşünelim. Güçlü ve zayıf taşların birbirine etki ederek ilerlediği ve en küçük taşın bile kritik bir etki yaratabildiği. Ki, bu etki ile güçlü taşın hamle yapamayacağı bir sonuca varmasına sebep..! Çünkü diğer tüm taşlar, en küçük
taşın kritik etkiyi yaratması için, önceden kendi yarattıkları etkileri ile sonucu hazırlamış oluyorlar.
Tüm evrendeki yaratılmışlar gibi biz de böyle sonsuz ve sınırsız bir oyunun yani sistemin taşlarıyız aslında. Yani şu an hepimizin yaptıkları geleceğimizi etkilemiş oluyor! Hamlelerimizin geleceğimizde nasıl bir etki yaratacağını bilseydik, belki de yapmaktan vazgeçerdik ya da yapmak için daha fazla gayret gösterirdik.
Kendimizi, oluşumumuzu, evreni, hayatı ve sistemi sorgulama işte bu noktada devreye giren bir atom parçası. Şimdi kendinize bir sorun! İçinde yaşamakta olduğunuz “Sistem” gerçekliğini çözmek için, düşüncelerinizi ne kadar ileriye taşıyabilirsiniz?
Sonuç olarak; bu sistemde önemli olan doğumdan ölüme kadar ki zamanı doğru hamleler yaparak işlemektir. Bu hamleleri yaparken bin düşünüp bir hareket etmektir.
Bir şeyler anlatmaya çalışmaktan öte, aklınız ile görebileceklerinizi size bir tasarım olarak sunmaya çalıştım.
Denizin üstünde yürüyoruz şu an. Eni – boyu sonsuz ve sınırsız bir su üzerinde. Su yüreğe iyi gelir... Yürümeye devam...
Sevgi ve Saygılarımla