FATSA, DEĞİŞECEKSE BÖYLE DEĞİŞECEK
Yıllardır düşündüğüm ve arada bir gündeme aldığım bir konu var.
Bundan sonra da bu konuyu sık sık dile getirmeye çalışacağım.
Her haliyle gurur duyduğumuz bir Fatsa var.
Gurbete düştüğümüzde gözümüzde tüten bir Fatsa var.
O nedenle de insan istiyor ki; gözümüzdeki ve gönlümüzdeki kıymeti tartışılmaz olan bu memleketin insanları da sıra dışı olsun.
Fatsalı farklı olsun…
Fatsalı dikkat çeksin…
Fatsalı aranan olsun…
İhtiyaç duyulan olsun…
Varlığı hissedilen olsun…
Hayata bakışıyla…
Yaşam biçimiyle…
Bireysel ve toplumsal karakteriyle…
O nedenle de her Fatsalının okumasını ve spor yapmasını istedim.
Şuna inandım:
Okuyan ve spor yapan bir insan hayata farklı bakar.
Hayatı farklı okur.
Sıradan yaşamı olan bireye göre “sıradan” olamaz.
Olmayacağı için de o insanların yaşadığı bir memleket parmakla gösterilir.
Gerçekten bunu yapmak çok mu zor?
Sahiden bu bir ütopya mı?
Diyelim ki; ütopya…
Ardından gitmeye değmez mi?
Gidersek ne kaybederiz?
Okumak ve spor yapmak…
Bu ikisini yapabilmek için bir Sabancı, bir Koç olmaya gerek var mı gerçekten?
Bunları yaptığımızda hayatımızın nasıl değişeceğine ve şekilleneceğine inanmak yetmez mi?
Tam bu noktada Fatsa Kaymakamlığı’nın başlattığı bir proje umutlarımı yeşertmeye kâfi geldi.
Şimdiden söyleyeyim:
Kimin bu projede emeği geçmişse hepsini yürekten kutluyorum.
Kaymakamını, İlçe Milli Eğitim Müdürünü, elini taşın altına koyan öğretmenlerini, öğrencilerini, uygun mekânı hazırlayanlarını ve bu projeye destek veren insanlarını…
Ve tüm unuttuklarımı…
Fatsa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü öyle güzel bir işe başladı ki…
Takdir etmemek ve kutlamamak elde değil…
Projenin sloganı ünlü filozof Sokrates’in, yine ünlü bir sözü…
“Sorgulanmayan hayat, yaşamaya değer değildir”
Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen tüm insanlık eğer bu sözü unutamamışsa…
İnsanlığın yaşadığı her sıkıntının altında sorgulanmayan hayatları aramakta sonsuz yarar var.
Proje kapsamında davet edilen Türkiye’nin önde gelen felsefecilerinden ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet İnam ve felsefeci-yazar Akkaya, salonu dolduran davetliler tarafından ilgiyle karşılandılar.
Ve o akşam gördük ki; bildiğimiz felsefe “bildiğimiz felsefe” değilmiş…
Felsefe, aslında “bilgeliği sevmekmiş…”
Bizi biz yapan manevi değerlere karşı gelmek hiç değilmiş…
Hatta felsefe, “hakikati aramakmış…”
Dahası felsefe, sürekli kendini yenilemek ve insan olmaya çalışmakmış…
Proje kapsamında ağustosa kadar çeşitli programlar yapılacak…
Bana kalırsa bu çalışma, Fatsa için bulunmaz bir fırsat…
Birey ve toplum olarak kabuğumuzu kırmaya giden yolun giriş kapısı…
Aslında şimdiden düşünmeye başlamak yerinde olacak…
Hangi hayatı yaşıyoruz?
Yaşadıklarımız kendimize mi ait?
Başkalarının dayattığı emanet hayatları mı yaşıyoruz?
Olaylara ve gelişmelere kimin gözlüğüyle bakıyoruz?
Düşünüyor muyuz?
Birilerinin düşüncelerini kendi düşüncemiz mi sanıyoruz?
Bu ve benzer soruların doğru cevapları bizi “doğruya” götürecek…
Ve Fatsa değişecekse böyle değişecek… HOŞÇAKALIN…