BEYT-UL MA'MÜR
Bir pencere açtım dünyamda. Öyle ki; doğuyla batıyı, kuzeyle güneyi tek ufuk çizgisinde görebildiğim ve gördüğümle aklımı bildiğim en harikulade manzaram. O çizgiye varışının denizde yürümek olduğu bir algı aklımın!
“Öyle manzara mı olur? “ demeyin, var! Gözün göremeyip aklın görebileceği uçsuz bucaksız bir mavi, bir yeşil, bir toprak, bir rüzgar... yaradılışımın varlığını sürdürdüğü mükemmel sistem.
Denizde yürümekte ne? Sadece yüzmek midir deniz dendiğinde akla gelen... yıldızlar geceleri bize parıldarken aslında kaç yüzyıl önce söndüklerini bilsek, hala orada olduklarını, mevcudiyetlerini sorgulamaz mıydınız?
İnsanoğlu, yaradılışı gereği üstün bir varlık olduğunun farkında; fakat çoğu şeye gözlerini yumarken, akıllarındaki algıyı da kapadıklarının farkında bile olmamaları ne tuhaf.
Ki; zaman hızla akıp giderken en uzun sürecin geceleri uyumadığımız zamanlar olduğunun ne kadar bilincinde olmadığı kadar...
Ve işte şimdi bakınız; size beş paragraf ile bir resim çizdim. Bu paragraflarda sırayla pencere, sistem, sorgulama, farkındalık ve zaman kavramlarını öngördüm...
Bu kavramları hep birlikte biraz düşünelim ve yazılarımın devamında aynı denizin üzerinde birlikte yürüyelim!
Ta ki, yolumuz Beyt-ul Ma’mür’a varana değin...
Sevgi ve saygılarımla