MİLLETİN VİCDANI
Mecliste yapılan oylama ile 4 Bakanımız artık iyice aklandılar. Hernekadar kendi partilerinden de, karşı oy kullananlar olsa da, malesef yargılanmaları için yeterli çoğunluk sağlanamadı ve böylece dosyaları kapanmış oldu.
Aslında baştan belliydi böyle olacağı. Oylamada Sayın Bakan’ın zarfı atış biçimi bile sonucu gösteriyordu. Oylama zarfını öyle bir uçururcasına atıyordu ki sayın Bakan, sanki hakkında bir kahramanlık oylaması yapılıyor sanırdınız. Böylece bir kez daha anlaşıldı ki, sayın vekillerimiz, Mecliste olma amaçlarını iyice karıştırır olmuş. Milletin vekilleri değil de, kendi işlerinin yürütücüsü gibi davrandıkları, sadece kendilerini temsil ettiklerini sanır olmuşlar. Seçilene kadar, haktan adaletten yana olanlar, seçildikten sonra bambaşka alemlere gider olmuşlar.
Sonuçlar ne olursa olsun, aslolanın milletin vicdanında ve gönlünde aklanmak olduğunu sanırım unutmuşlar. Öyle ya, siz ne derseniz deyin, hangi merciden takipsizlik ya da karar alırsanız alın, aslolan milletin vicdanında olan aklanmadır.
Bizler bu aklanmanın en güzel örneğini, eski Belediye Başkanımız Mustafa Kemal Çamaş’ın cenazesinde gördük. Kendisi yıllarca yargılandığı ve halen hakkındaki ceza tam olarak belli olamadığı halde; ömrünün son yıllarını memleketinden uzakta geçirmek zorunda olsa da, bütün bir Fatsa onu vicdanında ve gönlünde çoktan aklamıştı. Yaptığı onca hizmet, uyguladıkları ve yaşattıkları insanların gönüllerinde aldığı yeri hiç değiştirmemişti. Ne oylama zarfları atıldı hakkında, ne de resmi bir karar çıktı, fakat insanlar, kendi kararlarını çoktan vermişti. Varettiği ve temelini attığı tüm hizmetlerin izleri gönüllerde çizili kalmıştı.
Zaman, gelip geçen herkesin yaptıklarına bir çerçeve çiziyor ve herkesi bir yere yerleştiriyor. Kimisi bir hoş seda bırakıyor ardında, kimisi hiç iz bırakmadan çekip gidiyor. Kimisi de, kimseler anlamadı yaptıklarımı edasında, ahlar alırken, kırıp dökerken kalpleri, herşey bir bir ortaya çıkıyor.