DUYGUSAL DUYARLILIK
Biz Ordu ve Fatsa’nın sorunlarını aştık. Ülke sorunlarına gelince ‘Yemişse benim paramı yemiş’ diyenlere bile laf anlatamıyoruz. Öyleyse dünyaya açılalım dedik. Bu nedenle bugünkü konumuz olarak Paris yürüyüşü hakkında yazmak istiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Paris’te işlenen terör cinayetlerini kınamak üzere binlerce insan yürüyüş yaptı. Yürüyüşe katılanlar içinde çok sayıda devlet başkanı ve uluslar arası kurum ve kuruluşun temsilcileri de vardı. Bu arada ülkemizin başbakanı da bu yürüyüşe katıldı.
Yapılan bu yürüyüş, doğru muydu?
Elbette doğruydu…!
Başbakan Sayın Davutoğlu’nun katılması doğru muydu?
O da doğruydu.
Öyleyse neyi yazacağız?
Bu olayda eleştirilecek iki husus vardır:
Birincisi: Gerek İslam ülkelerinde ve gerekse Balkanlarda yok yere binlerce insan katledilirken (Dikkat ederseniz öldürülürken demiyorum.) bu duyarlı devlet başkanları, uluslar arası kurum ve kuruluşların temsilcileri neredeydiler? Bu duygusallığı, bu duyarlılığı o zaman neden göstermediler? Neden gösteremediler? Geçmişte dönemin Fransa devlet başkanının eşi ve Dış İşleri Bakanları bizzat ülkemize (Diyarbakır’a kadar) gelerek Güneydoğu Anadolu Bölgesinde her gün onlarca asker ve polisimiz öldürülürken, katillere arka çıkıyorlardı. Bunu ne çabuk unuttular! Merak ediyorum, acaba yaptıklarından utanıyorlar mı? Yoksa hala; O başka bu başka demek pişkinliği içinde mi yaşıyorlar.
Diğeri ve daha acısı: İnsan haklarına karşı duyarlılık gösterisi olarak soluğu Paris’te alan Sayın Başbakanımız; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve benzeri davalarda kurulan kumpaslarla yıllarca hakları ihlal edilen Türk vatandaşları, general, amiral, gazeteci, siyasetçi, milletvekilleri cezaevlerinde çile çekerken, bu duyarlılığı ve duygusallığı neden hatırlamıyordu? Yine Sayın Başbakanımız bu gün hala insan hakları için bir basın açıklaması yapmaya kalkışan insanların bu haklı tepkilerine, yanlarında olmak yerine, neden hala kalkanlı, gaz bombalı güvenlik güçleri ile baskı uyguluyor?
Çok fazla yorum yapmadan sadece bu soruların yanıtını merak ediyorum.