ÇUVALDIZ VE İĞNE
Yılbaşına denk gelen bu sayıda sizlere coşkulu, gelecekten umut müjdesi veren, sevimli ve sevecen bir yazı yazmak isterdim.
Ama hey hat!
Haddimize mi?
Nerede o günler?
Hukuksuzluk, tarafgirlik, kindarlık, intikam hırsı, acımasızlık, yıldırma planları ve baskılar karşısında güzelliklerden bahsetmek mümkün değil!
Bir taraftan yapılan haksızlıklara isyan etmekten başka hiçbir suçu olmayan Sevgili Sedef Kabaş’ın ifadeye çağrılarak, hem Sedef’e, hem de Sedef gibi düşünenlere baskı yapılarak gözdağı verilmesi, diğer taraftan daha önce baş tacı edilirken bugün görevden alınan savcılar meselesi, güzel düşünmemizi, güzel yazmamızı engellemektedir.
Bu hükümet yargıç ve savcıların görevlerini yaparken verdikleri zarardan devlet sorumludur. Tazminatı devlet öder diye yasa çıkarmış, (Ergenekon, balyoz, sarı kız vs. davalarında hukuka uymasa da basın cezaları, yarın başınıza bir tazminat ödeme sıkıntısı gelirse korkmayın) tazminatı devlet bütçesinden ödenir, mesajı vermişti. İğnenin ucu yakın çevreye batınca, çuvaldızla hesap sormaya çalışıyorlar.
Akşam bir kanalda devre arkadaşım Prof. Burhan Kuzu’yu izliyorum. Fetullah Gülen için çıkarılan kırmızı bülten ile ilgili açıklamalar yapıyor: ‘Suçsuzsa, gelsin! Bağımsız yargı önünde aklansın! Ülkenin yargıçları savcılar var.’diyor.
Bu işte de çok yanlış var:
Neden yolsuzlukla suçlanan bakan çocukları yargıdan kaçırılıyor?
Yolsuzlukla suçlanan bakanlar, bağımsız yargının tepe noktası olan Yüce Divanda yargılanıp aklanma fırsatı varken (En azından şu ana kadar) bu yolu tıkamak için neden her yola başvuruluyor?
Ülkede gerçekten bağımsız yargı var mı?
Açığa alınan savcılardan bir tanesinin açığa alınma nedeni mal varlığında görülen olağandışı artış olarak niteleniyor. Peki ama daha birkaç yıl önce dikili ağacı olmadığı halde bugün dünyanın sayılı zenginler arasında sayılan çok sayıda insan için bu yasalar neden çalıştırılmıyor?
İşin en acı tarafı da 2014 yılını geride bırakıp, 2015 yılına girdiğimiz bu günlerde bu çarpıklıları hala göremeyen, ya da gördüğü halde bu çarpıklıklara kayıtsız kalabilenlerin olmasıdır.
İçiniz kararttığım için özür dileyerek, tüm okuyucularımın yeni yılda mutlu olmasını temenni ediyor, tünelin ucundaki ışığın ülkemizi aydınlatacağının müjdesini vermek istiyorum.