17-25 ARALIK ÜZERİNE
Tüm muhalif kanat farkında olmadan 17-25 Aralık haftasını HIRSIZLIK HAFTASI olarak ilan etmektedir. Halbuki bu yanlıştır. Bu haftanın hırsızlık haftası değil RÜŞVET HAFTASI olarak anılması gerekmektedir. İnsanın aklına, muhalifler acaba rüşvetle suçlananlara torpil olsun diye mi daha az cezayı reva görüyor sorusu gelmektedir. Çünkü hırsızlığın cezası TCY.nın 141 ve 142. maddelerinde sıralanmakta, 1-3 yıl ile başlayıp en yüksek hırsızlık suçunun cezası 5-12 yıl olduğu halde, rüşvetin cezası TCY.nın 252. maddesinde doğrudan 4-12 yıl olarak belirlenmiş durumdadır. Başka bir ifade ile hırsız 1 yıl ile kurtarabilmektedir. Rüşvetçinin 4 yıldan az ceza alma şansı yoktur.
Adı ister hırsızlık haftası olsun, isterse rüşvet haftası olsun bu 17-25 aralık herkes tarafından hiçbir zaman unutulmayacaktır. Bu olayın rüşvetle suçlananlar için darbe girişimi olduğunu iddia edenlerin büyük bir çoğunluğu dahi bu yolla teselli olduğunu bilmektedir. Tek başına ve vicdanının sesini dinlerken bu olayla ilgili çok farklı düşündüklerini adımı bildiğim gibi biliyorum. Toplumun kesin çizgilerle bölünmüştür. Hangi kampta isen, o kampın yanlışlarını da dışa karşı savunmak durumundasın. Bu kural nedeniyle sözde darbe deseler de görünen manzara karşısında bunun paralel darbe olduğuna kargalar bile gülerler.
Bir banka genel müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde paralar çıkıyor. Önce bu paraları soruşturmayı yapan polisin koyduğu iddia ediliyor. Bu savunma tutmayınca; evet bu paralar vardır. Doğrudur. Ama biz bu paralarla hayır işleri yapacaktık deniliyor. Ne hikmetse hayır işleri yapılacak paralar bankaya yatırılmıyor da genel müdürün evindeki ayakkabı kutularına yatırılıyor. Geçen yıl bir keramet mi var acaba diye evdeki ayakkabı kutularından birinin içine 100.TL koymuştum. Gittim geldin kontrol ettim. Hiçbir artış görmedim. Maalesef herhangi bir keramet çıkmadı.
Bir yazımda bu delillere karşın böyle bir dosyada takipsizlik kararı veren savcıyı kutlamak gerekir diye yazmıştım. Bu hafta içinde de takipsizlik kararına yapılan itirazlar reddedilerek karar kesinleşti. Şekil olarak işlem tamamdır. Yani ‘ses benzetildi de kokusu ne olacak?’ tabirinde olduğu gibi kağıt üzerinde işler beklenildiği gibi sonuçlandı da kamuoyunun büyük bir çoğunluğunun ve hatta belki de bu işin böyle sonuçlanmasında etkisi olanların bazıları için bile vicdanlardaki sonucu ne olacak? Bir makamda kalabilmek veya daha yükseklere tırmanabilmek için yapılan hatalardan sonra ömür boyu rahatsızlık duyulmayacağının garantisi var mıdır? Ben sanmıyorum. Yaptığı hatadan ömür boyu rahatsız olmayanların da vicdan taşıdığını aynı düşüncelerle sanmıyorum.