NOVUS ORDO SECLORUM-7
YENİ DÜNYA DÜZENİ
MESCİD-İ AKSA MI, KUBBET-ÜS SAHRA MI?
(Bu yazı 2012'de yazılmıştır. O zamanlar Mescid-i Aksa'ya daha postalları ile girmemişti, sion askerleri. Ve herkes bana komplo teorisyeni gözüyle bakıyordu. Bu haberden sonra bütün Türk ve Dünya basını, canlı yayınlarını, Kubbet-üs Sahra'nın önünden yaptı.)
1948 Yılıyla birlikte artık Rothshild ailesi ve İlluminati tarikatı, yüz yıllardır hayalini kurdukları, İsrail devletine kavuşurlar. Bu ülke masum Yahudilerin değil, siyonizmin kurucusu Theodore Herzl tarafından kurulan bir Siyonist ülkedir. O ülke sayesinde, hem Arz-u Mev’ut ( Vaat edilmiş topraklar) hem de Mezopotamya’ya (Fırat-Dicle arası) yakın olacaklardı. Arz- Mev’ut için artık çok büyük yol kat ettiler. Şimdi ki amaçları Mescid-i Aksa’yı yıkmak. Bunun için Mescid-i Aksa’nın altına tünel açtılar. Ve medya kanalıyla, kubbesi altın olan Kubbet-üs Sahra fotoğraflarını, sanki Mescid-i Aksa’ymış gibi lanse ediyorlar. Böylelikle Mescid-i Aksa yıkıldığında, bizlerin haberi bile olmayacak. Çünkü bize, ‘-İşte Mescid-i Aksa yıkılmadı ayakta!’ diyecekler ama Kubbet-üs Sahra’nın yanında çekim yapacaklar. Peki medya vasıtasıyla, bizi başka ne şekilde kandırıyorlar? Bizi kitle iletişim araçları ile nasıl hipnoz ediyorlar?
Bu yazı dizimde size kendi hakkımda ilginç bir konudan bahsetmiştim. Radyo-Televizyon-Sinema okurken, bize tüm hocalarımız televizyon izlemeyin diyorlardı. Düşünsenize siz birkaç sene sonra, o sektörün içerisinde yer alacaksınız ama size hocalarınız televizyon izlemeyin diyor. Bunun nedenini ancak 30 yaşıma geldiğimde anladım. Ve atalarımızın televizyona neden ‘Aptal kutusu’ dediklerini, bu yazı için araştırma yatığımda daha net anladım. Subliminal Mesaj (bilinçaltı mesaj) yöntemiyle bizi hipnotize ediyorlar. Peki bunun adı neden bilinçaltı mesaj? Biz insanlar, beynimizin ‘korteks’ kısmıyla düşünürüz, anlarız, çalışırız, para kazanırız vs. Fakat korteks bir taze cevizin kahverengi zarı kadar bir kabuktur. Bir mili metre kalınlığındadır. Ve beynimizin sadece %28’lik bölümüdür. Ya beynimizin %72’lik bölümünde ne vardır? Burada ise bilinçaltı vardır. İçgüdülerimiz ve duygularımız bu bölümde toplanır. Aslında burası bir hazinedir. Üst beyin yani korteks çoğu zaman bilinçaltına karşı koyamaz. Çünkü bilinçaltı tekrara duyarlı yapısı ile takıntılara çok açıktır. Bilinçaltı, bilgi depolar hiç yorum yapmaz. Tekrar edilen her şeyi kaydeder, doğru mu yanlış mı diye bakmaz. Ve bu kayıt ettiklerimiz, hayatımızın bir parçası haline gelir. Bir binanın temeli bozuksa, herhangi bir sarsıntıda bina yıkılır. Bilinçaltı da binanın temeli gibidir. Bilinçaltı filtre görevi görür, biz hayata o filtrenin arkasından bakarız. İzlediğimiz filmden, diziden, dinlediğimiz müziğe kadar her şey bilinçaltına kaydedilir ve bunlar bizim kararlarımızda etkili bir rol oynar. Bunun farkına varan çok uluslu firmalar ve tehlikeli örgütler, bilinçaltını kendi emellerinde kullanmaya başladılar. Peki ilk bu yöntem nasıl başladı? 2. Dünya Savaşı’nda, İngiliz gözetleme kulelerinde ki askerler, gelen uçakların dost mu, düşman mı olduğunu anlayamazlar. Bunun çözümü için, düşman uçakları bir alet vasıtasıyla tekrar tekrar askerlere gösterilerek, bilinçaltına kaydedilir. Bu problemi bu şekilde çözerler. Hitler ise propagandaya en çok önem veren liderdir ve bilinçaltı mesaj tekniğini uygulamıştır. O ise her yere büyük Nazi bayrakları asarak, bilinçaltına ‘biz her yerdeyiz’ mesajı verdiler. 1946 Yılında savaşın bitmesi ile bu taktiği ABD ve İngiltere daha da geliştirir. Bu devletler ‘-Bunu fark ettirmeden yaparsak, toplumları yönetiriz!’ derler. Ve bu dediklerini ise 1950’li yıllarla beraber, ilk kez sinemada sonra ise televizyonda uygulamaya başlarlar.
Sinemada niye patlamış mısır ve kola canınız çekiyor, biliyor musunuz? Çocuklarımızın izlediği o sevimli çizgi filmlerde nasıl mesajlar veriyorlar, biliyor musunuz? 25. Kare tekniğini hiç duydunuz mu? Peki müzik endüstrisinde bu mesajları nasıl bilinçaltımıza kaydediyorlar, biliyor musunuz? Eğer bilmiyorsanız, yarını bekleyin. Saygılarımla.