SİYANÜR VE FATSA
Fatsa isminin siyanürle birlikte ve bir arada anılması ne kadar çirkin, ne kadar kötü bir şey… Geçtiğimiz hafta sonu Fatsa ve Ünye topraklarında siyanürle altın aranmasına karşı olan Fatsa-Ünye Platformunun ikinci basın toplantısı yapıldı. Hem daha önce yapılan basın toplantısında, hem de ikincisinde bulunduğum için karşılaştırma olanağına sahip oldum. İkinci toplantı ilkine göre daha kalabalık ve daha coşkulu idi. Bu da halkın gittikçe bilinçlendiğini göstermesi bakımından umut verici bir gelişmedir. 9.Kasım. Pazar günü yapılan basın toplantısı bir nevi basın toplantısı olmaktan çıkmış ve protesto ve gösteri havasına bürünmüştür. Her ne kadar ulusal basın siyanürün insan ve hatta tüm canlı sağlığı için tehlikesi yerine İstanbul dışındaki olayların İstanbul’da dile getirilmesini ön plana çıkarmış olsa da kanımca İstiklal Caddesinden geçenler arasında ses getiren bir tepki olmuştur.
Dünya doğayı koruma üzerine kurulmuşken bizim ülkemizdeki doğa düşmanlığına anlam veremiyorum. Soma, Yırca köyünde vatandaşın tapulu arazisine yasal dayanaktan yoksun olarak adeta saldırı yapılıyor ve 6 000 zeytin ağacı kesiliyor. İstanbul Validebağ’da halkın tepki gösteremeyeceği bir gerekçe öne sürülerek, cami yapacağız diye ağaçlar kesiliyor, doğa tahrip edilmeye çalışılıyor. Gerek üçüncü köprü ve gerekse İstanbul’un üçüncü hava alanı için yüzlerce, binlerce ağaç yok ediliyor. Bu üçüncü köprü ve üçüncü hava alanın yapılacağı yerleri çok yakından bilirim. Vaktiyle bir müvekkilimin çok büyük bir hissesi olan bu arazilere defalarca keşfe gidip detaylı incelemeler yaptığım yerlerdir. Önceleri kömür çıkarmak için gizli ve kaçak olarak tahrip edilmiştir. Bu gün ise kökünden yok edilmektedir.
Bundan 2-3 yıl önce Brezilya’dan Arjantin’e uçak yolculuğu yapıyorduk. Özellikle Brezilya-Arjantin sınırında (ki sınırın belli bir bölümünü ormanların içinden akan bir ırmak oluşturmaktadır) kıvrıla, kıvrıla akan bir ırmak ve iki yanında (müfettiş Gogo’nun bıyıklarından daha gür) ormanların vücut kimyamı değiştirecek kadar görkemli görüntüsünü hiçbir zaman unutabileceğimi sanmıyorum. Ben sırf toprak üzerinde bir tesis yapmak için bir ağacın kesilmesini hazmedemiyorum. Bazen empati yapmak istiyor ve bu ağaçları katledenlerin yerine geçip düşünmek istiyorum. Ama hey hat! Maalesef beceremiyorum. Aynı şeyi siyanürle altın arayanlar için yapmak istiyorum. Ama ben böyle bir şeyi icraata koymaktan vazgeçtim, kuru düşünce olarak bile yapamıyorum. Bırakınız düşünebilmeyi, yapanları görmek bile istemiyorum. Konu üzerine daha önce de yazmıştım. Yazmaya da devam edeceğim.
Fatsa-Ünye siyanürle zehirlenmemelidir. Platformun sloganı doğrudur. Fatsa’nın üstü altından değerlidir.