MADEN KAZASI
Bu kaçıncı kaza, bu kaçıncı acı. Yine göz göre göre gelen bir yaşam savaşı. Ermenek’te maden ocağında mahsur kalan işçilere halen ulaşılamamıştı bu ana kadar.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik diyor ki, ‘Bu acı çekilecek gibi değil, ocağı kapatacağımız zaman maden sahibi 50 kişiyi devreye sokuyor. Sorumluluk hepimizde, can önemliyse kapatırız. Ancak tehlike geliyor diyecek olan buradakilerdir...’
Kim bu devreye giren 50 kişi, 100 kişi. Niye bu ülkede tüm işler hep devreye girenlerle çözülüyor. Bunu bir devletin bakanı söylüyorsa, biz daha ne söyleyebiliriz. Usulsüz bir iş yapılıyorsa, denetim eksik yapılıyorsa, işyerinde çalışma şartları uygun değilse, birilerinin devreye girmesi, nasıl bir sonuç verebilir. Milletvekillerinin, bu işten çıkarı olanların, kısa zamanda daha fazla para kazanma hırsı olanların, birilerini bir şekilde ikna ettiği bir düzende, hangi yanlış düzeltilebilir.
Tehlikeyi haber verecek olan buradakiler diyor sayın Bakan. Öyle de, bu insanlar kendi çıkarlarını bu kadar üstte tutarken, en kötü koşullarda bile, madenin kapatılmaması için 50 kişiyi devreye sokarken, bir de maden ocağında tehlike mi var diyecekler? Bu denetlemeyi yapması gerekenler, tamamen tarafsız, objektif ve bilimsel şartlarda çalışan devletin yetkili kuruluşları değil midir? Kimseyi kayırmayan, şartları en iyi şekilde analiz eden, işçilerin çalışma şartlarını en ayrıntılı şekilde görmesi gereken yine onlar değil midir?
İşçilerin çıkarılan Torba yasadan sonra daha da mağdur olduğu, üstelik neredeyse 3 aydır maaş almadan çalıştığı, yemek ve ihtiyaç molası veremedikleri, işverenin maliyet hesabı yüzünden, birçok haklarından mahrum edildiği de söylenenler arasında. O insanlar hem en ağır şartlarda çalışıyorlar hem de maddi sıkıntı çekip, işçilik haklarından faydalanamıyorlar. Neden, işverenin maliyeti daha düşük olsun diye...
İşveren en çok kendini düşünüyor diyelim, üç kuruşun hesabını yapıyor, işçilerin can ve mal güvenliğini düşünmüyor. Peki bu durumda nasıl bir bedel ödüyor işveren. Sorumluluklarını yerine getirmediği için, herhangi bir ceza ödüyor mu? Maden ocağı kapatılıp, düzenleme yapması için zaman veriliyor mu? Hayır, tüm bunlar ancak bir kaza olduğunda gündeme geliyor. Onlarca, yüzlerce insan öldüğünde, bir süre konuşulup, sonrasında yine herşey unutuluyor. Aynı maden aynı şartlarda çalışmaya devam ediyor. Ne oldu, Somadaki madende yaşam odaları kuruldu mu, olmaması gerekenler düzeldi mi? Daha önceden bu güne ne değişti? Aynı şey Ermenekte’de olacak. Herşey bir süre konuşulup son bulacak, tıpkı son bulan hayatlar gibi...