29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
Bu yıl Cumhuriyetimizin 91. Yılını kutlayacağız. Büyük çabalarla kazanılan ve bu günlere değin ayakta tuttuğumuz Cumhuriyetimiz, nice 91 yılları görür diyerek, gelecek yıllara umutla yürüyoruz...
Umudumuz var, gücümüz var, geçmişten ve gelecekten gelen cesaretimiz var. En büyük yol göstericimiz, Atatürk ilke ve devrimleri. En büyük sevdamız memleketimiz. Kürt, Türk, Gürcü; Çerkez, Laz demeden; yüreğimizde yaşattığımız ve büyüttüğümüz sevda ateşi, bizi bugünlere değin her türlü zorluktan çıkaran, her dağlanan yürekte yeni umutlar yeşerten....
91 yıl dile kolay; ne olursa olsun, yıkılmayan, yılmayan;tüm yıkıntılardan yeni baştan ayağa kalkan bir millletin çocuklarıyız biz. Nereye gidersek, içimizde toprağımızdan bir parça, suyumuzdan bir yudum suyu taşıdığımız, bir nefes sohbet de olsa, kendimizden bir parça aradığımız bir milletiz.
Ezilene, yenilene, sığınana kucak açtığımız, hükmetmekten değil, el verip dost olmaktan; sömürmekten değil, kardeşçe yaşamaktan yana bir milletiz biz.
İstesek de beceremeyiz, ezilenlerden fayda sağlamayı, kaybedenin gözyaşından medet ummayı.. İstesek de, uzak duramayız konumuzdan komşumuzdan, bizden yardım isteyenden, muhtaç olandan...
Peki nedir bu çelişki, nedir bu vurdumduymazlık, bu cehalet,bu eziyet bu cefa...Nedir bu şiddet, bu uzak duruş, bu nefret, bu gerilim..
Özümüze ters düşmüşüz de farkında değiliz. Olmadığımız bir milletin, hazetmediğimiz bir karakterin içine hapsedilmişiz de, çıkamıyoruz bu günlerde. İyiniyetimiz, insan sevgimiz, düşene dost, kalkana el olduğumuz günleri unutmuşuz da, başka bir diyarın, bambaşka çocukları oluvermişiz.
Bizim için cephelerde canını hiçe sayanları, bir karış toprak uğruna hayatlarını hiç düşünmeden çarpışanları unutmuşuz da; daha fazla mal, daha fazla mülk uğruna birbirimizi kırar, döker olmuşuz.
Toprağımızın bir karışı için savaşanlara, el kaldırır, yerlerde sürükler, hor görür olmuşuz. Topraklarımızı, suyumuzu, karış karış satıp, cebimizi doldurmak telaşına düşmüşüz.
Azla yetinmeyi, elde ettiklerimizi korumayı unutmuşuz. Birbirine çelme takan, her geçen gün daha fazla kutuplaşan, ortak bir kader birliğinden ve ortak gelecek hayallerinden kopan bir millet olmuşuz...
İşte bu yüzden kapanmıyor içimizdeki boşluk...Sarmıyor bizi saltanat, hazetmiyor yüreğimiz yaşanandan...Ortak ülkümüzü, toprağımızın kokusunu, suyun tadını unutmuşuz da ondan...