Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu'na Açık Mektup
Nihayet, Bay Başbakan, en ciddi meseleyi, harb mı sulh mü meselesini, vazetmiş bulunuyorsunuz. Bu meseleler Türkiye ve Birleşik Amerika arasındaki iki taraflı münasebetlerin çok ötesine giden meselelerdir. Bunlar, sadece Türkiye ve Yunanistan arasında bir harbi muhakkak olarak tevlit etmekle kalmayacak fakat Kıbrıs’a tek taraflı bir müdahalenin doğuracağı, önceden kestirilemeyen neticeler sebebiyle, daha geniş çapta muhasemata yol açabilecektir. Sizin Türkiye hükümetinin Başbakanı olarak mes’uliyetleriniz var.Benim de Birleşik Amerika Başkanı olarak mes’uliyetlerim mevcuttur. Bu sebeple en dostane şekilde size bildirmek isterim ki, BİZİMLE YENİDEN VE EN GENİŞ ÖLÇÜDE İSTİŞARE ETMEKSİZİN BÖYLE BİR HAREKETE TEVESSÜL ETMEYECEĞİNİZE DAİR BANA TEMİNAT VERMEDİĞİNİZ TAKDİRDE, MESELENİN GİZLİ TUTULMASI HUSUSUNDA BÜYÜKELÇİ HARE’E VAKİ TALEBİNİZİ KABUL EDEMİYECEK VE NATO KONSEYİ İLE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİNİN ACİLEN TOPLANTIYA ÇAĞRILMASINI İSTEMEK MECBURİYETİNDE KALACAĞIM.
(Nasıl çok güzel dost değil mi? Neden aynı sorumluluğu, aynı ciddiyeti ve aynı endişeyi ORTA DOĞU’DA gösterememiştir de yüzbinlerce ölen, ezilen, göç eden Arapların karşısında BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DE İSRAİL’İ israrla savunmuştur! Çok güzel dost değil mi?İşine gelince BİRLEŞMİŞ MİLLETLER, NATO v.s. İşine gelmeyince KUDÜS ve mukaddes topraklar ve HIRİSTİYANLAR!)
Bu mesele hakkında sizinle şahsen görüşebilmemizin mümkün olmasını isterdim. Maatteessüf,mevcut Anayasa hükümlerimizin icabı dolayısıyla, Birleşik Amerika’dan ayrılamamaktayım.
Teferruatlı müzakereler için siz buraya gelebilirseniz bunu memnuniyetle karşılarım. Genel barış ve Kıbrıs meselesinin aklıselim ve sulh yoluyla halli hususlarında sizinle benim çok ağır bir mesuliyet taşımakta olduğumuzu hissediyorum.(Aynı mesuliyeti ORTA DOĞUDA niçin duymadınız Bay Johnson?) BU İTİBARLA,ARAMIZDA EN GENİŞ VE EN SAMİMİ İSTİŞARELERDE BULUNUNCAYA KADAR SİZİN VE MESLEKDAŞLARINIZIN TASARLADIĞINIZ HER TÜRLÜ KARARI GERİ BIRAKMANIZI RİCA EDERİM.”
Hürmetlerimle.
Lyndon B. Johnson
“ASIL ÜZÜLECEK ŞEY,TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLIK VE EGEMENLİĞİNİN GÖLGE ALTINDA KALMASI DEĞİL, BUNUN DÜŞÜNÜLMESİDİR.” Sizin bu lafınızla Johnson amcanın laflarını nasıl bağdaştıralım?. En iyisi gelin beraber gülelim bu cümlesine…
(1964) Yılı ABD Başkanı İsmet İnönü’ye yazdığı mektuba karşılıkİn önünün ona verdiği cevap
Sayın Bay Başkan,
“5 Haziran tarihli mesajınızı B.Elçi Hare’in delaletiyle almış bulunuyorum.Kıbrıs’ta garanti andlaşması gereğince ferdi hareket hakkını kullanma kararını arzunuz veçhile talik ettik”
Mesajınız gerek yazılış tarzı, gerek mühtevası bakımından Amerika ile ittifak münasebetlerinde daima ciddi bir dikkat göstermiş olan Türkiye gibi bir müttefikinize karşı hayal kırıcı olmuş, ittifak münasebetlerine değinen muhtelif konularda önemli görüş ayrılıkları belirtmiştir. Gerek bu ayrılıklara, gerek mesajın umumi havasının sadece çok sıkışık bir zamanda acele toplanmış mütalaalara dayanarak yapılmış iyi niyetli bir teşebbüsün telaşından doğmuş hususlardan ibaret olmasını yürekten dilerim. İlk önce, garanti andlaşması icabı olarak Kıbrıs’a bir askeri müdahale zarureti görüldüğü zaman Birleşik Amerika ile istişare etmekte kusur ettiğimiz önemle belirtilmektedir. 1963 sonundan beri Kıbrıs’a askeri müdahale ihtiyacı, bu seferle beraber dördüncü oluyor.Başından beri Amerika ile bu konuda istişare ettik. İngiliz – Amerikan teklifleirnin reddi ile hasıl olan boşluk dolayısıyla adada nizamı tesis için müdahalenin zaruriyetini anlattık ve her an müdahale mecburiyetinde kalacağımızı size bildirdik. -Devam edecek-
Hatta sizden muayyen meseleler için teminatlar istedik. Bunlara müsbet cevap verdiniz.Buna rağmen, bizden müdahale etmemizi istediniz ve Makarios’a Birleşmiş Milletlerde lüzumlu dersin verileceğini ve Türk hak ve menfaatlerinin tamamiyle korunmasını sağlayan bir plan hazırlandığını ifade ettiniz.
BU TALEBİNİZE UYDUK. FAKAT, BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE ARZU EDİLEN NETİCE SAĞLANAMADI (Tabi sağlanmaz paşam, sen Yahudi değilsin ki!)
Kıbrıs’taki mezalim devrinin, bütün tedbirleri tesirsiz kılan hususi bir karakteri vardır. Başından beri emniyeti korumak için yapılan müzakereler ve Anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farzetti. Yunan Hükümetinin Kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz.BU AHVAL İÇİNDE KIBRIS’TA MEZALİMİ DURDURMAK İÇİN BİR MÜDAHALEYE MECBUR OLACAĞIMIZI AMERİKA’DA SİZİN HUZURUNUZDA KONUŞURKEN SÖYLEDİK. LA Haye’de Hariciye Nazırınıza böyle bir ihtimal için AMERİKA’NIN BİZİ DESTEKLEYİP DESTEKLEMİYECEĞİNİ SORDUK. Bir cevap vermediniz.
Görüyorsunuz ki, sizi tek taraflı bir karara karşı karşıya bırakmak istidadı bizde yoktur. Bizim şikayetimiz, aylardan beri had bir surette istirabı içinde yaşadığımız bir meseleyi size anlatamamış olmamız ve Yunanistanla iki MÜTTEFİK ARASINDA HUSULE GELEN HAKLI VE HAKSIZ DURUMDA SAMİMİ VE CİDDİ BİR VAZİYET ALMAMIŞ OLMANIZDADIR.
Mesajınızın, Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesinin adayı taksim gayesi ile vuku bulacağı kanaatinde olduğunuza dair ifadelerini büyük bir hayret ve derin bir üzüntü ile karşıladım. Hayretim Türkiye’nin niyetleri ile ilgili olarak size temin edilen mütalaaların defaatle tarafımızdan ilan edilmiş olan gerçeklerden nasıl bu kadar uzak kalabilmiş bulunmasından doğmaktadır. Üzüntümüzün sebebi ise, şimdiye kadar mutlak sadakatini, ABD Hükümetinin yakinen bildiği çeşitli ahvalde, fiili deliller ile ispat etmiş bulunan Türkiye’nin dış siyasetinin temelini teşkil eden bu prensipten ayrılabileceğinin müttefik A.B.D. Hükümetince düşünülebilmiş olmasıdır.
SİZİ EN KESİN VE AÇIK BİR SURETTE TEMİN ETMEK İSTERİM Kİ, EĞER TÜRKİYE BİR GÜN KIBRIS’A ASKERİ MÜDAHALE IZDIRARINDA BIRAKILIRSA, BU TAMAMİYLE MİLLETLER ARASI ANDLAŞMALARIN HÜKÜMLERİNE VE GAYELERİNE UYGUN OLARAK YAPILACAKTIR.
BU MÜNASEBETLE, BAY BAŞKAN,KARARIMIZIN TEHİRİNİN TABİATİYLE GARANTİ ANDLAŞMASI 4.NCÜ MADDESİNİN TÜRKİYE YE VERDİĞİ HAKLARA HİÇ BİR SURETLE HALEL GETİRMEDİĞİNİ BELİRTMEME MÜSAADE BUYURUNUZ.
(Güzel değil mi,Bay Johnson! Sizin NATO’ya dair tutumunuzun samimiyetsizliğini en iyi anlıyanlardan biride De Gaule’dir. Onun için Fransa’yı çekip alıverdi NATO’dan)