BAĞIMSIZ YARGI
Daha önce bu sütunlarda Anayasa Mahkemesi Başkanının hukukçu olmadığını yazdığımda bunu bilmeyen çok kişinin arayıp ilgi gösterdiğini görmüştüm. Görevi çıkan tüm yasaların Anayasaya uygun olup olmadığını, son yapılan değişiklikle de yargı organlarının verdiği hukuki kararların yürürlükteki yasalara uygun olup olmadığını denetlemek olan bir makamın başındaki başkan hukukçu değildir. Hukuk Fakültesinde okumamış, hukuk eğitimi almamıştır. Ama ne hikmetse yargının ve hukukun en tepesini temsil etmektedir.
Bugün de yukarda açıkladığım husustan aldığım cesaretle yerel bir gazetenin mütevazı bir köşesi olmasına karşın, yargının tüm düzenlemesini yapan HSYK (Hakimler, Savcılar Yüksek Kurulu) nın bağımsız yargı özelliği hakkında bilgi vermek istiyorum.
Anayasamıza göre ülkemiz sözüm ona kuvvetler ayrılığı rejimine tabiidir. Yani yasama, yargı ve yürütme bağımsızdır. TBMM yasaları yapar. Milletvekillerimiz sözüm ona hiçbir makam, merci ya da kişiden emir ve talimat almadan, Anayasamızın 81. maddesindeki yemine sadık kalarak, özgürce, kişiye göre özel yasalar değil, halkın tamamının lehine, objektif yasaları çıkarır. Yürütme, yani hükümet de bağımsız yargının özgürce çıkardığı bu yasaları uygular. Bu uygulama sırasında hem TBMM nin denetiminde, hem gelecek seçimlerde alacağı oyların hesabını yapması açısından halkın denetiminde, hem de yasaları düzgün uygulayıp uygulamadığı konusunda yargının denetimindedir. Bu çarkın iyi işleyebilmesi için üç kurumun birbirinden etkilenmemesi, yani hür ve bağımsız olması gerekmektedir. Aksi halde kâğıt üzerinde gözüken bu sistemin hiç ama hiçbir anlamı olamaz.
Şimdi gelelim bu ön açıklamalardan sonra HSYK nın yapısına: HSYK son günlerde takip edenler bilir, 22 üyeden oluşmaktadır. Bunların bir tanesi denetlenecek olan yürütmenin üyelerinden Adalet Bakanı (aynı zamanda başkan), diğeri bu siyasetçinin atamış olduğu müsteşarı (başkan yardımcısı)dır. 4 tanesi (teşekkür ziyaretleri adı altında iktidar propagandası yapan ve tarafsız olamayacağını seçimler öncesi bizzat kendisi de dile getiren) Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir. Toplarsanız (6) eder. Kalan 16 üyenin 8-9tanesi de büyük illerin başsavcılarının da bizzat hükümet propagandası ile seçilmesinde etken olduğu ve açıkça hükümetin, yani yargının denetlemesi gereken yürütmenin yanında yer alacağından kuşku duyulmayan yargı mensuplarından oluşmaktadır.
Şimdi bazı gazetelerde 17-25 aralık olayları artık yaşanamaz deniliyor. 22 üyenin 12 tanesine dahi sahip olsa istediği gibi yargıyı dizayn edebilen iktidarın bunun çok üzerinde üyeye sahip olması durumu söz konusu olduğuna göre buyurun size bağımsız yargı demekten başka bir sözümüz kalmıyor.