ALTIN MADENİ
Fatsa’nın Yukarı Bahçeler Mahallesi Engiz Mevkii’nde, özel bir şirketin maden arama çalışması yapması sebebiyle, 100 dönüm ormanlık alandaki ağaçların kesildiğini öğrenmiş olduk. Geçtiğimiz hafta yaklaşık 400 kişinin maden arama sahasında eylem yapmasıyla haberler ulusal basına yansıdı ve herkesin böylece haberi oldu olanlardan.
Yaklaşık bir yıl önce başlayan altın arama ve maden çalışmaları, on binlerce ağacın kesilmesine sebep oldu. Altın ayrıştırması yapmak için siyanür kuyuları açıldı. İnsanlar bölgede siyanür tehlikesi sebebiyle artık derelerden su içemeyeceklerini, tarım yapamayacaklarını ve doğadaki canlıların öleceğini düşünüyorlar. Ayrıca kanser olma tehlikesiyle de karşı karşıyalar.
Üstelik sadece o köyde yaşayanlar değil, Fatsa’da ve bu çevrede yaşayan herkes aynı tehlikelerle karşı karşıya. Siyanürle altın ayrıştırması yapılması ve siyanür kuyularının açılması, o kuyularda olacak en ufak bir sızıntıyla ya da, yağmurlarla tüm yakın çevreye yayılacak. Bu da en basit açıklamayla, yaşadığımız çevrede doğal yaşamın büyük zarar göreceği anlamına gelir. Hayvanların, bitkilerin, insanların yaşam kaynağı zehirleneceği için, artık temiz bir çevreden sözetmek pek mümkün olmayacak. Kısaca siyanürün nasıl bir madde olduğuna bilimsel açıdan bakarsak yanlış olmasa gerek.
Siyanür hidrosiyanik asit ve bu asitten türeyen metal tuzlarıdır. Siyanür ve türleri zehirdir. Siyanür ve türleri çeşitli sanayi kollarında kullanılmaktadır. Kimyasal olarak üretilebildiği gibi bitkiler ve hayvanlar tarafından da üretilebilmektedir. Altı ve gümül üretiminde 19.yy’dan beri kullanılan siyanür çevreye zarar vermektedir. Üretim sonucunda ortaya çıkan yoğun atık nedeniyle çevreye ve insan sağlığına zararları tespit edilmiştir. Siyanür yüksek konsantrasyona sahip olduğundan toprağa ve suya geçer ve yok olmaz. Ayrıca havadan, topraktan ve sudan meyve ve sebzelere gerçek insan vücuduna da alınır. Çeşitli hastalıklara hatta ölümlere yol açabilir.
Altın madenciliğinde siyanür kullanımı diğer alanlarda kullanımında daha tehlikeli olabilmektedir. Altın üretimi yapılan işletmeye taşınan siyanürün dökülmesi ve devrilmesi sonucunda pek çok olumsuz olay yaşanır. Siyanürün işleme sırasında borulardan veya çeşitli sızıntılarla sulara karışmasıyla oluşan tehlikeli durumlarda bulunmaktadır. Altın madenlerinde kullanılan siyanürün nehir sularına karışmasıyla nehirdeki canlılar ölmekte, tarlalardaki sulama sularına karışmasıyla da meyve ve sebzelere siyanür karışmakta ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Ayrıca altın madeni çıkarılma sırasında kullanılan siyanür havaya karışmaktadır.
Siyanür insan sağlığında ciddi tehdit oluşturmaktadır. Solunması ve vücuda herhangi bir çekile alınması sonucunda zehirlenmeye yol açar. Beyini akciğerler ve kalp üzerinde hızlı bir zehirleme etkisi vardır. İnsanlar üzerinde ölümcül etkileri olan siyanür kullanımı tehlikeli boyutlardadır.
Siyanürle üretim yapan işletmeler siyanür için arıtma tesisleri kurarlar. Bu tesislerde kükürt dioksit ile siyanürü zararlı etkilerinden arıtmaya çalışırlar. Siyanüre hava, su ve kükürt dioksit verilir ve siyanata çevrilir. Ancak bu yöntem pek çok bilim adamına göre siyanürün zararlı etkilerinden arıtmak değil sadece farklı zehirli bileşenlere ayrıştırmaktır.
Şimdi bütün bunlar bu kadar yakınımızda yaşanırken, bizlerin tüm hukuki yolları kullanarak bu gidişe bir dur dememiz gerektiğini düşünüyorum. Yaşam alanı kalmadıktan sonra, birileri daha fazla kazanmış, elimize üç kuruş para geçmiş değer mi?