Görüntülenen Sayı: 2250
2803 | Yayım Tarihi: 29 Ağustos 2014 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Novus Ordo Seclorum - 58

Novus Ordo Seclorum - 58


Facebook'ta Paylaş

Yeni Dünya Düzeni
'Cumhur' Başkanı adaylarına neden bağış toplandı ve bu bağışlara ne oldu?
    Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bize dair hiç birşeyimiz kalmadı. Herşeyimiz çalma, çırpma. Yamalı bohça gibiyiz. Bir yere yama yapsak, diğer taraf açıkta kalıyor. Cumhuriyet'in ilk yılarında, İsviçre'den, Almanya'dan, İtalya'dan, Fransa'dan ihraç ettiğimiz yasalarımız bile, şimdi delik deşik.Daha sonra ihtilali, muhtırası bol olan bir ülke olduğumuz için, yasalar yine istenilen gibi yenilendi. 80 İhtilali'nin işbirlikçisi Amerika ve Kenan Evren ile birlikte, nur topu gibi bir anayasamız bile oldu.
    Tabi ki bizim gibi, üzerinde oynanan oyunların hiç bitmediği bir ülkede, bu daha başlangıçtı. Küresel güç odakları ve onun tetikçisi ABD'nin bizimle işi daha yeni başlıyordu. 80'li Yılların ortasında Turgut Özal ile birlikte ABD ile artık müttefik, dost, kardeş, kanka ve hatta pampaydık! Baba Bush ile Turgut Özal, kameraların karşısına, Kıvanç Tatlıtuğ ile sevgilisi gibi el ele çıkıyordu. Yani artık ABD ile pampalığı aşmıştık, resmen flört ediyorduk. Kürt kimliği ilk Özal'ın ağzından dökülüyordu. Ardından ise; 'Benim memurum işini bilir!' diye unutulmaz beyanatı vermişti, çocukluğumun Tonton dedesi. Aslında öyle tatlıydı ki Özal, herkes;'- Şunu bir yerde görsem de, yanaklarını bir güzel sıksam!' diyordu içinden. Flörtümüz ABD'ye, Fenomen Menderes zamanında, NATO için yapılan İncirlik Hava Üssünü, Kuveyt'i vurması için açtık. Ve sadece ABD'nin petrol sevdası için, Körfez Savaş'ında baş aktörlerden olduk. Artık hayatımıza CNN diye de bir kanal dahi girmişti!
    Turgut Özal yüzünü, Asya'da ki Türki Cumhuriyet'lere dönünce, onun için kaçınılmaz son gelmişti. Ne de olsa ABD psikopat bir sevgiliydi. Elde edemediğini yada elinden kaçanı öldürürdü. Takip eden yıllarda eski CIA'ci Baba Bush, yerini babası gibi CIA'ci Oğul Bush'a bırakıyordu. İsimler değişiyordu ama onların bizimle ilişkileri yine devam ediyordu. Flört, artık ciddi beraberliğe doğru yelken açmıştı. Ve artık işin içinde devlet başkanları değil, çokuluslu şirket sahipleri de vardı. 1999 yılında, Borsa spekülatörü ve Rothschild'lerin adamı, George Soros, 'Ulusal kimliğinizi, milliyetçi kimliğinizi bırakın. Kürt sorununu çözün.' bile diyecekti. Milenyum yılımız 2000'de, Davos'ta Bush, Başbakan Bülent Ecevit'e; 'Arkanızdayız!' diyordu, telefonda. Zaten ne zaman değillerdi ki! Bundan bir yıl sonra onların adamı Kemal Derviş ile birlikte, yine yasalar değişiyordu. Bülent Ecevit; 'Kısa süre içinde, 2,5 yılda, IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği'nin isteklerini karşılayabilecek nitelikte, yaklaşık 250 yasa çıkardık.' diyordu. Fakat Kıbrıs'ın Karaoğlan'ı, ne yaptıysa yaranamadı ABD'ye. Onlar için artık koalisyon hükümetleri bitmiş, tek partili 'ılımlı islam' süreci başlamıştı. Ve istedikleri oldu, AKP yıllar sonra ilk kez tek parti olarak, hükümet kuran parti olacaktı.
    Tabi ki onların, isteklerinin sonu yoktu. Bu dönemle birlikte TBMM'de yasalar tek tek değil, torba halinde oylanacaktı. Yıllar boyu o kadar yasa değişmişti ki, bir de baktık, ülkemize başkanlık sistemi gelmiş, bizim haberimiz yok! Hem de artık evlendiğimiz, ABD'ninkinin aynısından. Bağışlı filan olandan. 2002 ABD seçimlerinde, Demokrat partiye, telekomcu ve elektronikçiler 48, mütahitler 6,6 , askeri sanayiciler 5,9, siyasal-dini vakıflar-örgütler 16,8 , bankerler-sigortacılar- emlakçılar 67,5 , hukuk büroları ve halkla ilişkiler şirketleri 34,2 , enerji yatırımcıları 8,3 , tarım işletmeleri 5,9 , iş cevreleri 33, nakliyeciler 7,4 hastane-sağlık kuruluşları-ilaç sektörü 14,6, diğerleri ise 21,9 milyon dolar bağış yapmış. Toplamda 267 milyon dolar, bağış yapılmış. Cumhuriyetçilere ise 330 milyon dolar bağış yapılmış. Ve yine aynı sektörler yapmış, bu bağışları. İki ayrı partiye de bağış yaparak, işlerini şansa bırakmamışlar. Çünkü artık onlara sormadan, yasa çıkamayacaktı! Ülkemizde ise, Recep Tayyip Erdoğan'a 55 milyon lira, 14 partinin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'na 8,5 milyon lira ve Selehattin Demirtaş'a 1,2 milyon lira bağış yapılmış. Peki bu paraları halk mı ödedi? Seçim kampanyaları üçününde çok sönükken, bu paraları nereye harcadılar? Artan paralar ne oldu? Hızla ABD'ye benzeyen güzel ülkemiz, onlar gibi ne zaman eyaletlere ayrılır? Bu soruları cevaplarını çok merak ediyorum! Ya siz?

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.