Atanmış Başbakan
Ülkemizi 2002 den bu yana tek bir siyasi parti yönetiyor.Kendisinden önceki 11 yıllık koalisyon döneminin sancılarını bilen liderinin gücüyle ve vatandaşta oluşan bıkkınlığı iyi değerlendiren kadroları ile kesintisiz bir yönetim gösterdi Akp.Yaşlı,güçsüz,aynı yüzleri ve tipleri görmekten bıkan millet,sifonu öyle bir çekti ki bazıları denize 3 sn de vardı desek yeridir.
Şimdi aynı şeyi iktidar partisi,kendi içerisinde hem de en güçlü olduğu dönemde yapmaya hazırlanıyor.Yıllardır yüzünü görmekten sesini duymaktan bıktığımız birçok kişiyi,bu sefer kendi partisi denize dökecek.Bu durum Türk siyasi tarihinde bir ilk olmakla birlikte esasında gerçekten alkışlanacakta bir durum.Kendini yenilemeyi amaçlayan Akp'nin bu hamlesi ve 3 dönem kuralı öyle hayırlı bir iş yapıyor ki,belki bunun faydasını ilerleyen zamanlarda daha iyi anlayacağız.Örneğin Bülent Arınç,1995 yılından bu yana kesintisiz milletvekili.5 koca dönem,25 yıl.İster istemez zamanla çenesine vuruyor tabi.Başbakan Yardımcısı olmasına rağmen,kadınların gülmesinin ölçülerini belirleyebilecek vakti kendinde bulduğuna göre,etrafındakiler de ondan "işin geçtiğini"görüyorlar ve tasfiyesi de hayırlı bir iş haline geliveriyor.
Sadece Arınç mı ? Soma Fatihi Faruk Çelik(4 dönem milletvekili), makaracı Egemen Bağış,her devrin güçlü adamı Abdulkadir Aksu (1987-2015 arası 6 dönem milletvekili),Salih Kapusuz (6 dönem milletvekili), Cemil Çiçek (1987-2015 arası 6 dönem milletvekili),Vecdi Gönül ( 4 dönem milletvekili ),Mehmet Ali Şahin (5 dönem milletvekili )Kareteci vekil Zeyit Arslan, bunlardan sadece en fazla bilinenleri.
Yukarıda ismi yazılı her bir kişinin,3 dönem kuralı olmasa idi daha nice yıllar vekil olarak başımızda bulunacağını ve "ölümle ancak sonuçlanan "siyasi hayatlarının"devam edeceğini biliyoruz.Aynı isimlerden defalarca "gençlerin önünün açılmasını ve siyasette daha fazla yer almalarının sağlanmasını da" geyik muhabbeti"niyetine dinlemişsinizdir.O yüzden çok hayırlı olan bu 3 dönem kuralının her siyasi partide yürürlükte olmasını ve sulanmış beyinlerin ve koltuk sevdalılarının önünün kesilmesini ayakta alkışlıyorum.Hele de bunu yapan iktidar partisi ise...
Gelelim yeni Başbakan'a,ya da malumun ilanına.Sn Davutoğlu,birkaç yabancı dil bilen,akademik ünvanı olan,pozitif görünen ve şöyle alıcı bir gözle baktığınızda "haram yemeyecek"biri gibi duruyor.Duruyor durmasına da, sadece o kadar gibi gözüküyor.Rezalet bir dış politika,tamamı düşman olmuş bir sürü dost ülke,Işid denen bağnaz gericilere henüz "terörist"diyemeyen bir belagat ve bütün bunlara rağmen sürekli gülen bir yüz.Suriyeye 30 dakikada,Irak'a 20 dakikada girebileceğimizi iddia ederken,her iki sınıra yakın illerimizde patlayan bombalar ve dakika sayısının en az iki katı ölen insanlarımız.Sayıları milyonu aşan mülteciler ve yerleştikleri yerde vatandaşımıza yaptıkları zulümler,hırsızlıklar,saldırılar da cabası.Bu kadar erken eleştiri ya da önyargı çok doğru olmayabilir ama,daha pasif bir görevdeki başarısı tartışılabilecek birisinin,daha zor olana atanması insanın aklını karıştırıyor.
Eğer başbakan seçilmesinde yukarıda yazdıklarım ölçü olarak alındıysa,bu kabinede daha birçok isim var başbakan olabilecek.Mesela Egemen Bağış,Kuran ayetlerine yeni isim bularak topluma sevdirmeye çalışması,Komisyonlarda muhalefeti engellemek için biber gazı yerine uçar tekme kullanan Zeyit Arslan ya da Soma'da insanlar toprak altında can çekişirken ,sorumlu olan bakan Faruk Çelik'in tam da o gün rahatsızlanması ancak hastane odasında verdiği görüntüde o muazzam saçlarının yine geriye doğru taralı olması gözlerden kaçmış olmalı ki Sn Davutoğlu tercih edildi.Sonuç olarak sizi bilmiyorum da,görünen köy kılavuz istemiyor esasında.Dışarıdaki dostları düşman yapanın,içerideki dostları ne yapacağını görmek için göze bile ihtiyacınız yok.Azıcık beyin yeterli,bu da ülkenin % 80'nin de var zannediyorum...