İKİ OLAY VE ECEVİT -ERDOĞAN FARKI
Tam yılını hatırlamıyorum ama Rahmetli Bülent Ecevit’in dağları taşları Karaoğlan diye süslettiği yıllardı. Partisi 1. ve kendisi de iktidardaydı. Başbakandı. Ülkeyi yönetiyor ve bütün bakanların başındaydı. İşte tam yetkilerin elinde olduğu bu dönemde İzmir’de hava alanında kendisine karşı bir kişinin suikast teşebbüsü oldu. Fail yakalandı ve tutuklandı. Sanığın savunmasını Türkiye Barolar Birliği Başkanı da olan rahmetli Prof. Dr. Faruk Erem Hocamız üstlenmişti. Hoca, Rahmetli Ecevit’in çok yakını, hukuk danışmanı ve çok konuda birlikte çalıştığı, hatta milletvekili ve adalet bakanı yapmayı düşündüğü bir kişi idi. Hemen gazeteciler Ecevit’in etrafını sardılar ve Faruk Erem Hoca ile ilişkisini kesip-kesmeyeceğini sordular. Rahmetli Ecevit gayet soğukkanlı bir şekilde nedenini sordu. Suikast teşebbüsünde bulunanın savunmasını üstlenmesini iler sürdüklerinde de, çok şaşırtıcı bir cevap aldılar.
Rahmetli Ecevit: ‘’Şahsıma saldırı yapmış bile olsa herkesin savunmaya ihtiyacı vardır. Saldırganı mutlaka birisi savunacaktır. Faruk Hoca ülkemizin önemli avukatlarından birisidir. Avukata ihtiyacı olan birisine karşı görevini yapmaktadır. Görevini yapıyor diye Hoca’ya kırılmak doğru olur mu? Adliyeye gidecek avukatlık görevini yapacak, Başbakanlığa gelecek danışmanlık görevini yapacak. Seçimlerde de aday olursa vekil olması için gerek yapılacaktır.’’ Demiştir.
Geçtiğimiz mayıs ayında Danıştay’ın kuruluş yıldönümü törenlerinde Sabık Başbakan, müstakbel Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan Türkiye Barolar Birliğinin yine ceza hukuku profesörü olan Başkanı Metin Feyzioğlu Hocanın konuşmasına tahammül edememiş, töreni terk etmişti. Bununla da kalmadı, 1 Eylülde yapılacak adli yıl açılış törenleri ile ilgili olarak TBB Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu konuşma yapacaksa törene katılmayacağını dile getirdi. Sayın Erdoğan’ın bu beyanı üzerine Yüksek Yargıtay yetkili kururlu (Başkanlar kururlu) toplanarak (Bir gazetenin yazdığına göre oy birliği ile) Metin Hoca’nın konuşma yapması yolunda karar aldı. Aslında bunlar işin habersel yanı.
Benim bu yazıda vurgulamak istediğim Ecevit ile Erdoğan’ın demokrasi anlayışıdır. Birisinin, kendisine saldırıda bulunan bir kişinin savunmasını yapan Barolar Birliği Başkanına yaklaşımı ile diğerinin ülke gündemi ile ilgili konuşma yapan Barolar Birliği Başkanına karşı yaklaşımının değerlendirilmesidir. Ülkeye demokrasi getirdik diyenlerin demokrasi anlayışı halkımızın yüksek takdirlerine saygı ile arz olnur.