Görüntülenen Sayı: 2247
2804 | Yayım Tarihi: 1 Ağustos 2014 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Büyük Nutuk

Büyük Nutuk


Facebook'ta Paylaş

    MİLLİ   HÜKÜMETİN   YAPTIĞI   İLK  
ANTLAŞMA : GÜMRÜ ANTLAŞMASI
    Efendiler, Gümrü  Antlaşması, Milli   hükümetin   yaptığı   ilk   antlaşmadır.  Bu   antlaşma   ile, düşmanlarımızın   hayallerinde. Ta   Harşit  vadisine   kadar  uzanan. Türk   ülkelerini   kendisine   bağışlamış   oldukları   Ermenistan . Osmanlı   Devletinin    1877   seferiyle   kaydedilmiş   oldu.   Bu   yerleri   bize,  Milli   Hükümete   terk   ederek   aradan   çıkmışlardır. Dünya’nın    genelinde   önemli   değişiklikler   olması   yüzünden. Bu   antlaşma   yerine, daha   sonra   yapılan   16   Mart   1921   tarihli   Moskova   ve   13   Kasım   1921   tarihli   Kars   antlaşmaları   geçerli   olmuştur.
    Efendiler   o   bölgenin   genel   durumu.  Sınırlarımız  bakımından   temas   halinde   bulunduğumuz   Gürcistan   ile   olan   ilişkilerimiz. Aramızda   geçen   olaylar   hakkında   da   kısaca   bilgi   vereyim:
    1920    yılının   Temmuzun, Batum, İngilizler   tarafından   boşaltılınca. Gürcüler   orayı    hemen   işgal   ettiler. Bu   durum   Brest – Litowsk  ve   Trabzon  Antlaşmalarına   aykırı   olduğundan, 25   Temmuz  1920’de  tarafımızdan   protesto  edilmişti.
    8 Şubat  1921’de   Ankara   itimatnamesini   sunmuş   olan  Elçisiyle  de, Türkiye-Gürcistan  Antlaşması   için   görüşmeler   başlamıştı. Nihayet    23   Şubat   1921’de verdiğimiz   kesin   bir   ültimatomla   Ardahan, Artvin  ve  Batum’un  bize  bırakılmasına    razı   olundu.Batum’un  işgali  bu  tarihten  on   beş   gün  sonra   gerçekleşmiştir. Buraya, Türkiye’ye  katılmasını    sabırsızlıkla  bekleyen  halkın  alkışları   içinde   girildi.
    Daha   sonra, Moskova  Antlaşması   gereğince  Batum   boşaltıldı. Fakat   işgal   etmiş   olduğumuz  öteki   yerlerin  anavatan   sınırları   içinde   kalması   pekiştirildi.
 TRAKYA’DAKİ   DURUM
    Efendiler, içinde    bulunduğumuz   tarihlerde  Trakya’nın   durumuna  da  hep   birlikte   göz   gezdirelim:
    Doğu   Trakya’da   Anadolu   ve   Rumeli  Müdaafaa-i  Hukuk   Cemiyeti’nin  Trakya- Paşaeli  Merkez  Heyeti   bir  kongre   yaptı.Bu  kongre, Trakya’nın   idaresini,  Trakya  Paşaeli   Merkez  Heyeti’ne   verdi. Trakya’da   Kolordu  Komutanı   olarak   bulunan   Cafer   Tayyar   Paşa, Bu   Merkez   Heyetinde    olmakla   birlikte. Edirne   milletvekili   olarak   da  meclisimize   üye   seçilmiştir. Trakya   Merkez   Heyeti’ne   ve   Kolordu Komutanlarına   verdiğimiz   talimat. Trakya’nın   kaderinin  bütün   memleketin   kaderiyle   birlikte    çözülebileceği     esasına    dayanıyordu. Askeri   harekat   bakımından    da   verdiğimiz   emir   şuydu:
    Üstün   kuvvetlerin   taarruzuna   uğranılırsa   sonuna   kadar   karşı   koyulacak.  Trakya   tamamıyla   işgal   edilmiş olsa   bile. Teklif   edilecek    herhangi   bir   çözüm    şekli. Tek   başına   kabul   edilmeyecektir. Zaten   Trakya’daki    komutanında. Kararının   böyle   olduğu   ifade   edilmekteydi. Fakat   son   zamanlarda. Komutan   Cafer   Tayyar   Bey, yabancıların    verdiği   teminat  üzerine. Yapılan   davet   uyarınca   İstanbul’a   gitmiş. Bizi  durumu   ancak   dönüşünden   sonra   bildirmişti. Anlaşıldığına  göre, Doğu   Trakya’nın  yalnız   başına   varlığını   koruyamayacağı. Ancak   Batı   Trakya   ile   birleşerek  Bir  yabancı   devletin   idaresi   sayesinde. Yaşayabileceği  yolunda   fikirler   telkin  edilmiş…  Her   halde   manevi   gücü   kıracak   bir   takım  propagandalar   yapılmış…
    Cafer   Tayyar   Bey   İstanbul’da   iken. Tümen   komutanlarından   Muhittin   Bey,  İstanbul’dan   Kolordu   Komutanlığına   atanmış. Cafer   Tayyar   Bey’in  Trakya’ya   dönmesine   izin  verilmiş. Cafer   Tayyar   Bey, İstanbul   çevreleriyle   görüştükten    sonra. Muhittin   Bey’in  teklifine   rağmen   Kolordunun   Komutanlığını     üzerine   almamış. Muhittin   Bey’in   üzerinde bırakmış. Böylece   Trakya’nın   kaderi, İstanbul   siyasi   çevrelerinin   etkisine   terk   edilmiş. Efendiler, Büyük   Millet   Meclisi    açıldığı  zaman, Trakya’da, 1. Kolordu’nun   savaş  düzeni  şöyleydi: Kolordu   karargahı  Edirne’de   60. Tümen: Keşan, Edirne,Uzunköprü  dolaylarında, 55. Tümen: Tekirdağ   bölgesinde; 49. Tümen. Kırklareli   bölgesinde. Yunan    ordusu, Anadolu’da, Batı  cephesinde   yaptığı   genel   taarruzda   başarı   sağladıktan   sonra. 20   Temmuz    1920’de  Tekirdağ’a  bir   tümen   çıkardı.  (Devamı Haftaya)
ekirdağ   bölgesinde      çok   dağınık. Bir   durumda   bulunan   55.Tümen   Toplanmaya   zaman   bulamadan, Yunan  tümeni,  Edirne’ye   doğru   yürümek   isteyen   Yunan   kuvvetleri, o   bölgedeki    60.   tümene   komuta  eden    Cemil  Bey’in   (İçişleri   Bakanı   Cemil  Bey’dir) 25   Haziran’da   kuvvetleriyle   Edirne’ye   gelmiş   bulunan. Edirne – Karaağaç  istasyonu   arasında   ciddi   savaşlar   vermiş   olan. Şükrü   Naili   Bey’in (Şükrü   Naili   Paşa)  dikkat   ve    direnmeleri     sayesinde   durduruldu. İlerlemeler   önlendi.   
       TRAKYA’DAKİ    KOLORDUMUZUN   ASKERLİĞİN   GEREKLERİNİ   VE   VATANSEVERLİK  NAMUSUNU   YERİNE   GETİRMEMESİNİN   TEK   SORUMLUSU   CAFER   TAYYAR   PAŞA’DIR.
    Edirne’ye   doğru   serbestçe  ilerlemekte  olan   düşman   trenine   karşı. Bütün   1. Kolordu kuvvetlerini   toplayıp   tedbir   alacak   olan   Kolordu   Komutanı   Muhitttin   Bey’in   ne   yaptığını   bilmiyorum. Yalnız   elde   ettiğim  bilgilere   göre. Cafer   Tayyar   Bey, kendi   kuvvetleriyle   temas   kuramadan. Havza   yakınlarında     atla   dolaşırken   düşman   tarafından   esir   edilmiştir. Böylece   sonra   sevk   ve    idaresi   bozulan  1.Kolordumuz  tamamıyla   dağıldı. Birliklerinin   bir   kısmı   esir   oldu. Bir   kısmı   da   Bulgaristan’a   sığındı.Sonuç    olarak,  Trakya’nın   tamamı   Yunanlıların   eline   geçti. Ne   yazık   ki, 1. Kolordu   Komutanınca  milletin   istediği   ileri   görüşlülüğün. Uyanıklık   ve   fedakarlığın   gösterildiğine   şahit   olamadık.
    Efendiler,   Trakya’nın   özel  ve   güç   şartlar   içinde. Bulunduğuna   şüphe   yoktu. Fakat  bu   özellik   ve   güçlük. Hiçbir   zaman   Trakya’daki   kolordunun     askerliğin   gereklerini. Yerine   getirmesine   ve   vatanperverlik    namusunu. Göstermesine   engel   olamazdı. Eğer   bu   yapılamamış   ise. Millet   ve  tarih karşısında   bunun   tek   sorumlusu   Cafer   tayyar  Paşa’dır. Tarihte   bütün   bir   vatanı   çok   üstün    düşman   kuvvetleri    karşısında   son   bir   avuç   toprağına   kadar  karış   karış   kahramanca   ve   namusuyla     savunmuş   yine   varlığını   koruyabilmiş   ordular   görülmüştür.  Türk   ordusu   bu   cevherde   bir   ordudur. Yeter   ki   ona   komuta    edenler. Komuta   edebilme   vasıflarına   sahip   olabilsinler!
    Efendiler, komutanla, askerliğin   görev   ve   gereklerini    Düşünür    ve   uygularken. Düşüncelerini   siyasi   görüşlerin    etkisi   altında    bulundurmaktan    kaçınmalıdırlar. Siyasetin   gereklerini   düşünen    başka   görevliler   bulunduğunu   unutmamalıdırlar. Komutanların,   emirleri   altına  verilen  millet   evladını. Memleket   vasıtalarını,düşmana   ve   ölüme   doğru   sürerken. Düşündükleri   tek   nokta. Milletin   kendilerinden     beklediği   vatan   görevini   ateşle. Süngüyle   ve  ölümle   yerine   getirerek   sonuç   almaktır. Askeri   görev, ancak   bu   anlayış   ve   inançla   yerine   getirilebilir. Lafla, politika  ile, düşmanın   aldatıcı   vaadlerine   kulak   vermekle. Askerlik  görevi   yapılamaz. Omuzlarında    ve   özellikle   kafalarında. Askerlik   sorumluluğunu   yüklenecek   kadar   Kuvvet  bulunamayanların    kötü   sonuçlarla   karşılaşmaları   kaçınılmazdır.
                                             -Devam  Edecek-

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.