BURUK BAYRAM
Dünya buruk bir bayrama giriyor. 2014 yılının Temmuz ayında insan insanı, öldürüyor. Çocuk, yaşlı, genç demeden; yıllarca devam eden bir hesaplaşmanın bir türlü sonu gelmiyor Filistin’de, İsrail’de. Irk, din, dil ayrımı yapmadan, insan insanın hayatından vazgeçiyor.
Irak’ta Müslüman Müslümanı öldürüyor. Araplar, Türkmenler katlediliyor. Din adına, dinde en büyük günah olan, kul hakkına, yaşam hakkına saldırılar oluyor.
Suriye’de insanlar akın akın ülkesinden kaçıyor, çocuklar yollarda ya hastalanıyor, ya çaresizce ölümü bekliyor. Alevi, Sünni mezhep ayrımı yüzünden, birbirini görmez oluyor.
Yahudi, Müslümanı, Müslüman, Müslümanı öldürüyor. Ve tüm dünya olup bitenleri izlerken, kimse o çığlıkları duyamıyor, kapalı kapılar ardında, silah tacirlerinin cepleri, her geçen gün daha da almaz olurken paraları, bir yerlerde bir çocuk henüz oyun çağında hayatını yitiriyor.
Irk ayrımları tüm hızıyla sürerken, yıllar öncesinin katliamlarına imrenen insanlar; o günlerin vahşetini alkışlayabiliyor. Yapılan büyük yanlışlara, başka yanlışların alkışında dur demek mümkün mü? Bir vahşet, başka bir vahşetin gölgesine saklanabilir mi?
İnsanı dili, dini, ırkı, milleti, insan olmaktan alıkoyabilir mi? Ya da hangi çocuğun ölümü, hangi haklı sebebin arkasında saklanabilir?
Ülkemiz etrafı ateşlerle sarılı bir coğrafyada, dış politikasında oldukça istikrarsız ve kararsız bir şekilde ilerliyor. Kendi iç hesaplaşmalarının gölgesinde, yakın çevresinde neler olup bittiğinin farkında olmadan, politik ve insani bir dik duruş sergileyemeden ne kendine, ne de başkalarına el uzatabiliyor.
Askeri teşkilatımızda yıllar önce başlayan dalga operasyonların ardından, şimdi de, emniyet teşkilatında uçsuz bucaksız bir dalga harekatı yapılmakta. Aylar önce görev addedilenler şimdi suç delili olarak sorgulanıyor. Kim kime karşı, kim neyin peşinde belirsiz. Bizler olup bitenleri bir film izler gibi izlerken, seyirci olmanın ötesine geçemiyoruz. Tıpkı tüm dünyada olanlar gibi, kendi ülkemizde olup bitenler de şeritler halinde akıp gidiyor önümüzden.
Ramazan ayı paylaşma, hoşgörü ve sevgi ayıyken; sevgisiz, huzursuz, düşünceli ve buruk bir ay oluverdi. Bayramın aynı duygularla geçmemesi ve tüm dünyaya barış, huzur ve sevgi getirmesi temennimle, hepinizin bayramını kutlarım sevgili okurlarım.
Bu arada tüm basın emekçilerinin 24 Temmuz Basın Bayramı da kutlu olsun; sansürsüz, özgür ve umut dolu haberler dileğiyle...