Novus Ordo Seclorum - 52
Yeni Dünya Düzeni Bizi kimler eğitiyor? Biliyorsunuz yazı dizimde, şimdi ki konum sivil dernekler. TÜSİAD, TESEV, TESAV, TEGV, KA-DER gibi bakınca sempatik ama ana oluşumunda, yerel yönetimleri ve etnik kökenlere sözde kucak açan dernekler konum. Yakın bir tarihte federal bir sisteme geçişte, bu derneklerin çok büyük bir payı olacak. Başkanlık sisteminin ve anayasamızın bu oluşuma nasıl geleceğini, yazımın sonunda, TÜSİAD' ın anayasa raporunda madde madde göreceksiniz. Ona gelmeden, biz niye uyuyoruz, burnumuzun ucunda olan bitenleri neden göremiyoruz, bunu irdelemek lazım. Hepimizin malumudur çünkü hepimiz aynı sıralardan geçtik, bize inkilap tarihinden başka tarih öğretmediler, yakın geçmişimize dair. Öyle ki, sanki 1938'de Atatürk'ün vefatı ile, tarih sayfası kapanmıştı. Osmanlı ve Selçuklu Devleti'ni, Türkiye'den daha iyi biliyorduk. Cumhurbaşkanlarımızdan bihaberken. Padişahlarımızı kronolojik sıraya göre sayabiliyorduk. 80 İhtilali'ni, belki Fatsa'da yaşamasak, hiç bilmeyecektik. Mesela 60 ihtilalinden sonra, 3 dönem bizi, asker cumhurbaşkanlarının yönettiğini ve bunlardan biri şimdi niye müebbet hapis cezası aldı, bilmeyiz. Çünkü bunları, bilinçli olarak müfredata koymuyorlar. Nedeni bakalım neymiş? Tarih 27 Aralık 1949'u gösterdiğinde, Türkiye-ABD arasında, Eğitim Komisyonu kurulması hakkında antlaşma imzalanır. Antlaşmanın 1. maddesine göre, Türkiye'de ' Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu' adıyla, bir eğitim komisyonu kurulacaktır. Komisyonun giderleri Türkiye'nin ABD'ye olan borcundan karşılanacaktır. Komisyonun amacı 'Eğitim programının idaresini kolaylaştırmaktır'. Komisyonun dördü Türk, dördü Amerikalı 8 üyeden oluşacak, başkanı da ABD Büyükelçisi olacaktır. Komisyon, yabancıların verecekleri burslar için hoca, araştırmacı ve öğrenci önerecek, eğitim programları düzenleyecek ve Amerikalıların, Türk eğitim sistemi içinde nerede ve nasıl görev yapacaklarını belirleyecektir. Sonra gelsin süt tozları, çocuk felçleri, günden güne değerlerini yitiren Türk genci. Onlar biliyorlardı ki, bizi sömürgeleştirmenin yolu, beynimizi yıkamadan geçiyor. Ve öylede oldu. Eğitimde açılan boşluğu sivil toplum örgütleri değerlendirdi. Seminerler ve eğitimler ile kendileri gibi düşünen beyinler ortaya çıkardılar. Şimdi o seçtikleri beyinler, yazar olup Nobel ödülü aldılar, Profesör olup onlar için araştırma yaptılar, parti kurup devleti yönettiler. Şimdi de sırada, başkanlık ve eyalet sistemi var. Bunun için tabi ki ilk şart anayasamızın değişmesi. TÜSİAD'ın öncülüğünde hazırlanan anayasa taslağında ki, 7 maddeyi okuyunca beni daha iyi anlayacaksınız. 1-Anayasada Türklük kavramı olmayacaktır. 2-Milliyetçiliğe yer verilmeyecektir. 3-Uluslararası sözleşmelere bağlı kalınacaktır. 4-Egemenlik uluslarüstü kuruluşlarla paylaşılacaktır. 5-Uluslararası hukuka uyulacaktır. 6-Yerel yönetim özerklik şartı tümüyle uygulamaya konulacaktır. 7-Halkların kendi kaderini tayin için hakuki dayanak yaratılacaktır. Yeni Yugoslavya olmak istemiyorsan, artık uyan be Türkiye!!!