İLAHİ ADALET
Cumhurbaşkanlığı seçim yarışı süreci başladı.Adaylar mal beyanları verdi,hiç şaşırmadım.Adı üstünde; siyaset bu.Siyasette şeffaflık mı olur?Fatsa’da bile onlardan daha zengin insanlar vardır eminim. Seçim yarışı adaletsizmiş.Başbakan devletin imkanlarını kullanıyormuş,adaletsizlik varmış.
Adalet...Bu dünyada adil olan ne var ki? Aklıma adil olmayan o kadar çok şey geliyor ki dile getirmek bile istemiyorum.Bu evrenin bir sistemi var. Yazılı olan ve olmayan kuralları olan bir sistem. Yazılı kurallarla topluluk halinde yaşayabilmenin kaidelerini ve özgürlüğümüzün sınırlarını belirleyebiliyoruz.Sınırı aşana yaptırımlar uygulamaya çalışıyoruz.
Birde yazılı olmayan kurallarımız var. Kimsenin doğrudan bir yaptırım uygulamadığı ama toplum içinde eskiden beri öğretilegelmiş,uymadığımızda,sorguladığımızda toplumun kendi cezasını alttan alttan kestiği kurallar. Kabul görmek için uymak zorunda olduğumuz kurallar. Ne kadar eğitimli, ne kadar statü sahibi olduğunuz hiç önemli değil.Mutlu olup olmayacağınız da.. Hatta sosyal statünüz bir şekilde arttıkça uyma zorunluluğunuzunda aynı oranda arttığı, herşeyi kitabına uydurmayı bize bir şekilde öğretmiş,artık gelenek, görenek olmaktan da sıyrılmış toplumsal yaptırımlarımız var.Fazla açık yazamadığımdan bazı şeyleri okuyanın hayal gücüne bırakıyorum malesef. Hayal gücünü zorlamaya da çok gerek yok aslında biraz kendimizi sorgulasak,çevreyi gözlemlesek kafi gelir.
İçinden birşeyi yapmak geldiği yada gelmediği halde sadece toplumun memnuniyeti için yaptığı yada yapmadığı birşeyler vardır her insanın.Bu hayatta 3 yanlış 1 doğruyu götürmez,1 yanlış tüm doğruları götürür.Doğrularınız hatırlanmaz,yanlışınız asla unutulmaz.Mutlu zamanlarınızı çabuk unutup,acı çektiğiniz zamanlar ne hissettiğinizi hiç unutamamanız gibi.Biz mutlu insan sevmeyiz,o yüzden fısıltı gazetesi hiç susmaz,itinayla mutluluğa çomak sokulur.
Sürüden ayrılanı kurt kapar diye bir atasözümüz var bizim.Haksızlık görünce susacaksın,sivrilmeyeceksin.Profiline uygun biçilmiş hayatı yaşayacaksın, haddini,yerini bileceksin. Toplum doğumumuzdan ölene kadar hayat akışımızı itinayla programlamıştır aslında ve biz hipnoz olmuş gibi buna uyarız. Kendi tercihlerimizi yapamadığımız yada bilinç altımızdaki öğretilere göre yaptığımız bir hayat ne kadar adil olabilir ki? Bu hayatta gerçek olan ve genellikle canımız yanınca hatırlayıp sığındığımız yegane şey ilahi adalet.’’İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş’’.Er ya da geç ilahi adalet yerini bulur.
Kendi koyduğumuz yazılı,yazısız kuralları yıkabiliriz. Bazı şeyleri kitabına uydurup yırtabiliriz ama ilahi adaletten kaçış yok. Hemde en unuttuğumuz zamanda öyle bir tecelli ederki hayatımız gözümüzün önünden geçer bir anda.İnsan beşer’dir şaşar,kimsenin acınası hale gelmesine gülecek hatta bunu isteyecek kadar tığnetsiz de değiliz ,hepimiz uyusak,uyutsak ve uyutulsakta herşeyi gören ve adaletinden sual olunmayacak bir ilahi güç var elbet ve hepimizin ensesinde.