BALYOZ ETKİSİ
Güneş batıdan doğmuş, simsiyah kar yağıyordu. Buzların üzerinde güneşleyenlerin keyfine diyecek yoktu. Akşama doğru yavaş yavaş alçalan güneş, doğu yönünden tepenin arkasında kayboldu. İnsanlar güneşin soğuğu ile kar ve buzun sıcağı arasında ne yapacağını düşünmekten başkaca hiçbir şeye bakamıyorlardı.
Geçen hafta gazetenin yazısını yazdıktan sonra gündem öyle değişti ki ne yapacağımı, ne yazacağımı şaşırdım. Yukarıdaki paragrafı bu şaşkınlıkla yazdığımı sanmayın. ‘Bu adam sapıttı mı? Bunda bir yanlışlık mı var?’ şeklinde de düşünmeyin. Güneşin batıdan doğmayacağını, karın siyah olmayacağını, neyin sıcak, neyin soğuk olduğunu biliyorum. Bunu yazmamın bir nedeni var.
Gelelim O nedene:
Bu sütunlarda daha önceleri de yazmıştım. Yazları Silivri’de de oluyorum. Boş zamanlarımda ( ki yazlıkta zaten boş zaman bol oluyor) ve özellikle Cuma günü öğleden sonraları yargılaması Silivri’de yapılan Ergenekon davasının duruşmalarını izliyorum. Yıllarını hukuka vermiş bir hukukçu olarak izliyorum. Hukukçu olan eşimle birlikte ve kritik yaparak…. Sanığın savunması, savcının iddiası ve heyetin oluşturduğu ara kararları hepsini süzgeçten geçiriyoruz. Ne görüyoruz biliyor musunuz?
Hukuk adına maalesef yukarda 1. paragrafta yazılan mantığın işlediğini görüyorduk. Siyaha beyaz, sıcağa soğuk deniyordu. İşin daha da kötüsü bu gördüklerimizi dışarıda paylaştığımızda bir mahkemenin bu denli vicdansız, bu denli ahlaksız, bu denli mantıksız, bu denli yanlı olamayacağını, bizim davaya bakış açımızın belli olması nedeniyle yanlı davrandığımız ileri sürülerek kimseyi inandıramıyorduk. Yasada delillerin değerlendirilmesi vardır. Bu irdeleme yapılmamıştır. Yasada savunma tanıklarının dinlenmesi vardır. Savunma tanıkları dinlenmemiştir. Yasada baroların hukuksuzlukları tespit edip, düzeltme görevi vardır. İstanbul Barosu yönetimi yasanın kendilerine yüklediği bu görevi yerine getirmek üzere bu ne yaptığı belirsiz yargıçlara hukuku uygulama görevini hatırlattığı için yargılamayı etkilemek suçundan yargılanmışlardır. Başkan ve yönetim kurulu bu yargılanmadan beraat ederek aklanmışlardır. Son olarak Anayasa Mahkemesinin 17 üyesi oy birliği ile (Hukuku uygulayarak öğrenen iktisatçı başkanı da dahil) bu yargılamayı yapanların bu işi beceremediklerini tescillemiştir. Bu yargılamayı yapan arkadaşların şimdi; halkın balyozunun etkisinden kurtulmak için derhal istifa edip, biz bu işi yapamıyoruz diyerek, (Mersin Barosu Avukatı meslektaşımızın yaptığı gibi) tezgâh kurup, karpuz satmaları gerekmektedir. Gerçi Onlar tezgâhı çok önceden kurmuşlar ya…!