ANNELERİN BEKLEYİŞİ
Kayıp çocukların anneleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde çadır kurup, çocuklarını bekliyor günlerdir. 40 günü geçti, PKK’nın dağa kaçırdığı çocuklardan henüz haber yok. Anneler endişeli, çocuklarından gelecek ufak bir haberin peşinde gecelerdir uykusuz. Çocukların çoğu lise öğrencisi. Kimi doktor olmak istiyormuş, kimi genetik mühendisi. Büyük hayalleri olan,güzel bir geleceğin habercisi çocuklar, şimdi kimbilir hangi dağda, hangi koşullarda, nasıl bir hayalin peşinde sürükleniyorlar. Durumları nasıl, iyiler mi bilen yok.
Bu nasıl bir barış süreciydi peki. Geçen yıl karşılıklı mektupların okunduğu, haberlerin gelip gittiği, gayet saydam bir yapıdayken herşey, ne olup bitti de bu noktaya gelindi. Bizler mi yanlış biliyorduk, bize aktarılanlar mı yanlıştı? Neyin hesabı yapılıyordu, kimin istediği kime uygun gelmedi, bilen yok. Aslında bildiklerimiz mi bizden saklanan, yoksa göremediklerimiz mi?
Bu ülkede annelerin nöbeti neden bir türlü bitmek bilmiyor. Kimi maden ocaklarının başında sabahlara kadar bekliyor, yavrusundan gelecek iyi bir haber için, kimi hastahanenin yoğun bakımının önünde, sokakta gaz fişeğinden yaralanan oğlunu kurtarmak için, kimi dağa kaçırılan çocuğundan iyi bir haber almak için.
Bu ülkede annnelerin bekleyişi hiç bitmiyor. Anneler çocuklarının okuldan dönüşünü, tatilden gelişini, sokakta oynadığı oyununun bitişini bekleyemiyor da; nerede olduğunu, nasıl olduğunu bilemeden bekliyor çocuğunu. Kimi Cumartesi annesi oluyor, yıllardır, kayıp çocuğunun resmiyle bekliyor her Cumartesi, kimi sokaktan kaçırılıp götürülen çocuğunun peşinden ağlıyor.
En kötüsü ne olduğunu bilmeden beklemek, en iyisi ise hep bir umutla beklemek. Yıllarca, aylarca, günlerce beklemek.
Bazen soğuk bir hastahanede çocuğunun cansız bedenini beklemek, sırf sokakta bulunduğu için, bir yerden gelen bir mermiyle bir anda hayatı son bulan çocuğunun son anını beklemek.
Bu ülkede annelerin acısı hiç bitmiyor. Ellerinde soluk bir fotoğraf, gazete sayfalarına yansıyan gözlerindeki çaresizlik insanın içini eritiyor. Bilinmezlik ve çaresizlik, tüketiyor içlerindeki umutları...
Bu ülkede sevgisizlik, güvensizlik ve annelerin bekleyişi hiç bitmiyor...