YOK OLAN DEĞERLERİMİZ
Geçtiğimiz hafta sonu her yıl olduğu gibi Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşlarımızla Güney Doğu Anadolu (Gaziantep ve Urfa ağırlıklı) tatiline gittik. Gerek Gaziantep ve gerekse Şanlıurfa’da yıllar öncenin hem yapısına hem de adetlerine tanık oldum. Bu depreşme nedeniyle Fatsa’da yok olan değerlerimiz aklıma geldi.
Söz gelimi: Geceleri mahalle bekçilerinin uzun uzun çalan düdüklerini hatırladım. Yaz sezonunun başlangıcında Hacı Dayının kendisine özgü arabası ile ‘’Dondurma, Kaymak!!’’ diye bağırmasını, sahil yolunda yürürken Tezi Fikrinin köşedeki dükkanının sürekli tıklım tıklım dolu oluşunu, sırtında parlak bakırdan, ucunda püsküllü-saçaklı mavi boncuklar dizili bir ibrik görünümünde kapla ‘’şıra buz gibi’’ diye bağırarak limonata veya vişne suyu satanları, beyaz ve taş gibi cevizli helvayı başında taşıdığı bir bakır tekne içinde satan ve bir parça satabilmek için herhangi bir yerde durup saatlerce bir parça koparabilme uğraşısı veren helvacıları, eğerinin her tarafı gümüşlerle dolu atların üzerindeki köylülerin atın üzerinde sahilden denize girişi. Diğer taraftan Reşadiye Caddesinde köylere gidecek kamyonların üzerini dolduran yolcular, kamyon kasasından sarkan beşikler, sebze çuvalları vs.ler unutulmaz manzaralardı.
Orta büyük camiinin yan tarafında bugün bir AVM ve otopark olarak kullanılan alanın mezarlık olduğu, camiinin yan duvarından arka tarafa geçebilmek için dikenlerle kaplı bir kemerin altından yürümek zorunda olduğumuzu ve geceleri bizim yaş kuşağının korkudan bu yolu kullanamamasını, Şimdiki belediye binasının orada bulunan kasaplar çarşısını ve burada bir taraftan et satılırken diğer taraftan ızgara yapılarak et yenildiğini. Sokaklarda ayakkabı yapan, yaptığı ayakkabıları satan ayakkabıcıların, yeni elbise diken ve tamir yapan terzilerin sıkça sıralanışını….
İnanın bir gün içinde Sülük Gölü’nden, Mağazalarbaşı’na bu manzarayı izleyerek gidebilmeyi çok isterim. Hem de yol boyunca Şekerci Ahmet’in dondurması mı iyi, yoksa Hacı Dayı’nın dondurması mı tartışmasını yaparak. Yok oldu bu değerlerimiz. Geri getrime şansımız da olamaz bu saatten sonra. Ama insan arıyor bu yok olan değerlerini..
Bugün varsa yoksa deniz kenarındaki lokantalar, lüks dondurmacılar, kıyafet için butik mağazalar, ayakkabıcı dükkânları, her şeyin hazırı var. Merak ediyorum yıllar sonra bugünün gençleri bugünkü ortamı bizim gibi arayacak mı?