Büyük Nutuk R11; Mustafa Kemal Atatürk
Efendiler,önce, iç isyanlar hakkında açık bir fikir verebilmek için izin verirseniz, iç isyan olaylarına yeri geldikçe değinmek üzere, anlatılan safhaları özet olarak arz edeyim:
21 Eylül 1919 tarihinde, Balıkesir’in kuzey bölgesinde başlayan birinci Anzavur isyanı,16 Şubat 1920’de yine aynı bölgede ikinci defa baş gösterdi. Bu iki isyan, askeri birliklerimiz ve milli müfrezelerimizle bastırılmıştır. 13 Nisan 1920 tarihlerinde Bolu,Düzce dolaylarında da isyan çıktı.Bu isyan,19 Nisan 1920 tarihinde Beypazarı’na kadar yayıldı. Bu sırada Anzavur, 11 Mayıs 1920’de top ve makineli tüfeklerle donatılmış. Beş yüz kişilik bir kuvvetle. Üçüncü defa olarak Adapazarı ve Geyve dolaylarında zayıf bir milli müfrezemize saldırmak suretiyle yine ortaya çıktı. Anzavur, gönderdiğimiz milli müfrezelerimize. Düzenli ordu birliklerimize durmadan saldırdı.20 Mayıs 1920 tarihinde, Geyve Boğazı yakınlarında yenildi ve kaçmak zorunda kaldı.
Düzce dolaylarındaki isyan olayı da önemliydi.Abaza ve Çerkezlerden meydana gelen dört bin kişilik büyük bir kalabalık, Düzce’yi basarak hapishaneleri boşalttılar. Çarpışarak oradaki süvari müfrezemizin silahlarını aldılar. Hükümet memurlarını ve subayları hapsettiler (Tarihten ders almayanlar daima yenilir)
Her taraftan, asiler üzerine kuvvet gönderdik.Bu arada Geyve’de bulunan 24.Tümen de, Komutanı Yarbay Mahmut Bey başta olmak üzere, Düzce’ye hareket etti.Mahmut Bey, meclisin açıldığı gün, yani 23 Nisan 1920’de, Hendek’ten Düzce’ye geçerken, Hendek de isyan etti.Adapazarı da asiler tarafından ele geçirildi. Mahmut Bey, 25 Nisan 1920’de,Hendek Düzce yolu üzerinde asiler tarafından aldatılarak pusuya düşürülmüş. İlk ateşte şehit edilmiştir. Kurmay Başkanı Sami Bey, yaveri ve daha birkaç subayda. Aynı zamanda şehit düşmüşlerdir.Bunun üzerine, 24. Tümen muharebe edemeden asiler tarafından tamamıyla esir edildiler.Bütün topları ve tüfekleri alındı.Ağırlıkları yağma edildi. Bu sırada İzmit Mutasarrıfı Çerkez İbrahim, İstanbul’dan Adapazarı’na geldi. Halka padişahın selamını bildirdi. Yüz elli lira maaşla gönüllü toplamaya başladı. Toplanan asi kuvvetler bütün o yöreye hakim olduktan sonra, Geyve Boğazındaki kuvvetlerimize taarruza başladılar. Bizim, bu isyan alanına gönderdiğimiz kuvvetler şunlardır:
1-Salihli ve Balıkesir Kuva-yi Milliyesi’nin oluşturduğu Çerkez Ethem Bey müfrezesi; 2-İki tabur düzenli ordu birliği. Dört dağ topu Beş makineli tüfek.Üç yüz efe süvarisinden kurulmuş Binbaşı Nazım Bey müfrezesi; 4-Üç yüz kişilik milli kuvvet ve iki makineli tüfek. İki havan topundan ibaret. Binbaşı İbrahim Bey (çolak) müfrezesi.
Komutan olarak da Ali Fuat Paşa, Geyve Boğazı yakınlarından Adapazarı’na uzanan kesimde, Refet Paşa da Ankara’dan Beypazarı yoluyla Bolu’ya uzanan kesimde görevlendirildiler.
HİLAFET ORDUSU
Efendiler, İzmit’te de Süleyman Şefik Paşa komutasında,Hilafet Ordusu adını taşıyan. Bir hain kuvvet yığınağı yapıyordu. Bunun bir kısım kuvvetide, Bolu yakınlarında Kurmay Binbaşı Hayri Bey komutasında asileri desteklemişti. Bu kuvvetle birlikte İstanbul’dan gönderilmiş birçok subay da vardı.
Hilafet Ordusu’nun, Süleyman Şefik Paşa’dan sonra, belli başlı komutanları, Süvari Tümgenerali Suphi Paşa ve Topçu Yarbaylarından Senai Bey’di.İstanbul’da da özel olarak kurulmuş bir kurmay heyeti vardı. Bu heyetin başlıca komutanları da, Kurmay Albay Refik ve Kurmay Yarbay Hayrettin Beyler’di.
Suphi Paşa ile ilgili küçük bir hatıramı anlatayım:Suphi Paşa’yı Selanik’ten tanırdım. Ben yüzbaşı(kolağası) iken, o daha o zaman tümgeneral ve süvari tümeni komutanıydı. Aradaki rütbe farkına rağmen. Çok yakın bir arkadaşlığımız vardı. Meşrutiyet’in ilanında, ilk defa İstip dolaylarında Cumali adında bir yerde süvari manevraları yaptırmıştı. Diğer bazı kurmaylar arasında beni de tatbikat. Manevrada bulunmak üzere davet etmişti.Kendisi Almanya’da yetişmiş çok usta bir biniciydi. Fakat askerlik sanatını anlamış bir komutandeğildi.Manevranın sonunda.Ben, yetkim ve rütbem elvermediği halde Daha sonra “Osmanlı Orduğahı” adlı küçük bir eserde yazmıştım.Suphi Paşa, gerek açıkça yaptığım eleştirilerden. Gerek yayınlanan bu eserimden dolayı çok üzülmüştü.Kendisinin itirafına göre, maneviyatı kırılmıştı. Fakat,şahsen bana gücenmedi.Arkadaşlığımız devam etti. İşte Hilafet Ordusu’na buldukları komutan bu Suphi Paşa’dır.Paşa sonradan Ankara’ya geldi.Geziye çıkıyordum.İstasyonda büyük bir kalabalık içinde karşılaştık.Kendisine ilk sorum şu oldu: “Paşam niçin Hilafet Ordusu Komutanlığını kabul ettin?” Suphi Paşa, bir an bile duraklamadan.” “Size yenilmek için cevabını verdi.Bu cevabı ile bu görevi özel bir maksatla kabul ettiğini anlatmak istiyordu.Fakat gerçekte, komutayı üstüne aldığı zaman kuvvetleri zaten yenilmiş bulunuyordu.
Bolu,Düzce,Adapazarı ve İzmit dolaylarındaki bu isyan.Bu defa Haziran 1920 tarihine kadar üç aydan fazla sürdü.Fakat bundan sonra, 29 Temmuz’da yeniden bir isyan oldu.Ancak, bundan sonrada, bu bölgede tamamen sakin kalınmış değildir. Bununla birlikte, sonuç olarak asiler tamamıyla bozguna uğratılmış. Elebaşları, T.B.M. nin kanunlarına teslim edilmiştir.Hilafet Ordusu’nun Bolu yakınlarında bulunan kısmı da bozguna uğratıldı. Komutanı Binbaşı Hayri ve subayları Yüzbaşı Ali,Üsteğmen Şerafettin,Üsteğmen Hayrettin,Makineli Tüfek Subayı Mehmet Hayri, Tabur Katibi Hasan Lütfi, Cerrah İbrahim Ethem Efendiler’e de diğer asi elebaşlarına yapılan işlem uygulandı. Hilafet Ordusu da, İzmit’ten İstanbul’a kaçmaya mecbur bırakıldılar.
-Devam Edecek-