Görüntülenen Sayı: 2234
2803 | Yayım Tarihi: 2 Mayıs 2014 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk

Büyük Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk


Facebook'ta Paylaş

                    Türk   Milletinin   Takip   Etmesi   Gereken   Siyasi   İlke:

              Milli   Siyaset
Efendiler, meclisin   açıldığı   ilk   günlerde,meclise; içinde   bulunduğumuz   durum. Şartları   açıklayarak. Takip   edilmesi, uygulanması   gerekli   görüşlerimi   arz   ettim. Bu   görüşlerin  başlıcası     Türkiye’nin   Türk   milletinin   takip   etmesi   gereken    siyasi   ilke   ile   ilgiliydi. Bilindiği   gibi, Osmanlılar   zamanında. Çeşitli   siyasi   ilkeler   takip   edilmiş   ve   edilmekteydi. Biz   bu   siyasi   ilkelerin   hiçbirinin. Yeni   Türkiye’nin   siyasi   şekillenmesinde   ilke   olarak   kabul   edilemiyeceğine   inanmıştım. Bu   görüşümü    meclise   anlatmaya    çalıştım.Bu   nokta   üzerinde   daha   sonra   da   çalışmaya   devam   edilmiştir.Bu   konuyla   ilgili   olarak,  öteden   beri   söylediklerimin   ana    noktalarını. Burada   hep   birlikte   hatırlamayı   yararlı   bulmaktayım. Efendiler,  bilirsiniz   ki, hayat    demek. Mücadele   ve   çarpışma   demektir.Hayatta   başarı   kazanmak. Mutlaka   mücadelede    başarı   kazanmaya   bağlıdır.Buda    maddi   ve  manevi   güç,kudrete   dayanan    bir   konudur. Bir   de  insanların     uğraştığı   bütün    tehlikeler.  Elde   ettiği   başarılar.Toplumca   yapılan      genel   bir   mücadelenin   dalgaları    içinden   doğmuştur. Doğulu    kavimlerin   Batılı   kavimlere   taarruz. Hücumu    tarihin   belli başlı  bir   safhasıdır.  Doğu   milletleri   arasında,Türklerin   başta  geldiği   En   güçlüsü   olduğu   bilinmektedir. Gerçekten   de   Türkler,İslamlıktan  önce. İslamlıktan  sonra   Avrupa   içerisine   girmişler.Saldırılar,istilalar   yapmışlardır. Batıya   saldırarak   ve   İspanya’yı   zaptederek. Fransa   sınırlarına   kadar   uzanan    Araplarda     vardır.  Fakat   efendiler,  her   saldırıya   daima     bir   karşı   saldırı     düşünmek  gerekir. Karşı   saldırı   ihtimalini   düşünmeden. Ona   karşı   güvenilir     bir   tedbir   bulmadan. Saldırıya   geçenlerin    sonu, yenilmek. Bozguna   uğramak   ve   yok   olmaktır.
Batı’nın   Araplara   yaptığı   karşı   saldırı, Endülüs’te   acı   ve   ibret   alınmaya   değer. Tarihi   bir  felaketle   başladı.Fakat   orada   bitmedi.Kovalama   Kuzey   Afrika’ya   kadar   sürüp   gitti.
Atilla’nın   Fransa   ve   Batı   Roma   topraklarına   kadar. Yayılmış   olan    imparatorluğunu   hatırladıktan   sonra.Bakışlarımızı, Selçuklu   Devleti’nin  yıkıntıları   üzerinde.  Kurulmuş   olan   Osmanlı   Devleti’nin. İstanbul’da   Doğu   Roma   İmparatorluğu’nun    taç   ve  tahtına    sahip   olduğu   devirlere   çevirelim. Osmanlı   hükümdarları     arasında   Almanya’yı   Batı   Roma’yı   zaptederek. Çok   büyük   bir  imparatorluk    kurma   girişiminde   bulunmuş   olanı   vardı. Yine   bu   hükümdarlardan   biri. Bütün   İslam   dünyasını    bir   merkeze   bağlıyarak   yönetmeyi   düşündü. Bu   amaçla   Suriye’yi   ve   Mısır’ı   zaptetti. “Halife”   ünvanını   takındı. Diğer   bir   sultan   da   hem   Avrupa’yı   zaptetmek.  Hem   de     İslam   dünyasını    hüküm.İdaresi   altına   almak   gayesini  güttü.  Batının   sürekli   karşı    saldırısı   İslam   dünyasının   hoşnutsuzluk   . İsyanı   ve   bu   şekilde   bütün   dünyayı   ele    geçirme.   Tasavvur    ve   emellerinin   aynı   sınırlar     içinde   aldığı.  Çeşitli    unsurların   uyuşmazlıklar . Sonunda, benzerleri   gibi.  Osmanlı   imparatorluğunu   da   tarihin   sinesine   gömdü. Efendiler, dış   siyasetin   en   çok     ilgili   bulunduğu. Dayandığı   temel,  devletin   iç   teşkilatıdır.  Dış   siyasetin   iç   teşkilatla   uyumlu  olması  gerekir.  Batıda   ve   Doğuda,  Başka  başka   karaktere.   Kültüre   ve   ülkeye   sahip.Birbirinden    farklı   unsurları. Tek   sınır   içinde   toplayan.Bir    devletin   iç   teşkilatı. Elbette  temelsiz   ve   çürük   olur.   O   halde,  dış  siyaseti   de    köklü   ve   sağlam    olamaz.  Böyle   bir   devletin    iç   teşkilatı. Özellikle   milli   olmaktan   uzak   olduğu   gibi   siyasi   ilkesi  de   milli   olamaz.   Buna   göre,   Osmanlı   devletinin   siyaseti   milli   değil.  Belirsiz,bulanık    ve   kararsızdı. 
Çeşitli   milletleri,  ortak   ve    genel   bir  ad   altında. Toplamak. Bu   çeşitli    unsurlardan     oluşan. Kitleleri   eşit   haklar   ve   şartlar   altında. Bulundurarak güçlü   bir devlet   kurmak. Parlak   ve   çekici   bir   siyasi   görüştür. Fakat   aldatıcıdır.Hatta, hiçbir   sınır   tanımıyarak. Dünyada’ki   bütün  Türkleri   bile   bir   devlet   halinde   birleştirmek. Varılması   güç   bir    hedeftir.  Bu,  yüzyılların   ve   yüzyıllarca   yaşamakta   olan   insanların   çok   acı.  Çok   kanlı   olaylarla   meydana   koyduğu   bir   gerçektir.
Panislamizm    ve  Panturanizm   siyasetinin    başarıya   ulaştığına. Dünyayı   uygulama   alanı   yapabildiğine.  Tarihte   tesadüf  edilmemektedir.Irk   ayrılığı   gözetmeksizin.  Bütün   insanlığı   içine   alan   Tek   bir   dünya    devleti   kurma   hırslarının.  Sonuçları   da   tarihe   yazılmıştır.İstilacı     olmak   hevesleri   konumuzun   dışındadır.  İnsanlara   her   türlü   şahsi   duygu. Bağlılıklarını   unutturup, onları   tam   bir   kardeşlik.   Eşitlik   içinde   birleştirerek.   İnsancıl    bir   devlet      kurma    teorisinin   de    kendine   göre   bazı   şartları   vardır.
Bizim   kendisinde   açıklık   ve   uygulama    imkanı   gördüğümüz   siyasi   ilke, milli   siyasettir.  Dünyanın   bugünkü     şartları  vardır. Yüzyılların   dimağlarda. Karakterlerde   yerleştirdiği    gerçekler   karşısında   Hayalci  olmak   kadar   büyük  yanılgı   olamaz.  Tarihin    ifadesi   budur. İlmin,aklın , mantığın   ifadesi   böyledir.
Milletimizin, güçlü, mutlu   ve   istikrarlı   yaşayabilmesi   için. Devletin   bütünüyle   milli   bir   siyaset  izlemesi. Bu   siyasetin  iç   teşkilatımıza   tam   olarak   uyması. Ona   dayanması   gerekir.Milli   siyaset   dediğim   zaman kastettiğim   anlam   ve  öz   şudur:  Milli   sınırlarımız   içinde.  Her   şeyden   önce.Kendi    kuvvetimize   dayanmakla. Varlığımızı   koruyarak. Millet  ve   memleketin   gerçek   saadet   ve    refahına   çalışmak.Genellikle   milleti   uzun   emeller   peşinde  yorarak   zarara   sokmamak. Medeni  dünyadan,  medeni, insani   ve   karşılıklı   dostluk  beklemektir.  Devam   edecek-
 

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.