YENİ ÇOCUK MODELİ
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık Çarşamba günü. Anıtkabir’de törenler yapıldı, Meclis’te resepsiyon verildi, yurdun çeşitli yerlerinde kutlama etkinlikleri yapıldı. Artık statlarda kutlama yapılmadığı için, çocuklar kendi okullarındaki zorunlu olmayan etkinliklere katıldılar. Atatürk Anıtı’na çelenk koyma törenlerinde sivil toplum kuruluşlarının çelenk koyma etkinliği sonlandırıldığı için, o da yapılamadı. En azından Atatürkçü Düşünce Derneği Fatsa şubesi olarak Atatürk anıtını karanfillerle süsleyebildik.
İstanbul Feshane’de yapılan çocuk şenliklerinde, çocukların bir kısmı ‘Berkin Elvan Ölümsüzdür’ diye pankart açtıkları ve slogan attıkları için yaka paça Emniyet’e götürüldü. Çocuk Bayramı’nda çocuklar, ağızları kapatılarak, ayaklarından sürüklenerek şenlik alanından uzaklaştırıldı. O gün dahi çocukların protestosuna tahammül edilemedi. Çünkü iktidarın kafasındaki çocuk modeli, sayın Başbakan’ın koltuğuna oturan çocuğun modeliydi. ‘Twitter kullanıyormusunuz diye sorulunca, hayır ailem izin vermiyor diyen, cumburbaşkanı olacakmısınız dendiğinde, gerçek Başbakan’a sorun’ diyebilen. Bu cevaplarıyla sayın Başbakan’dan iyi alkış aldı. Çünkü twitter gibi zararlı alışkanlıklardan ve tehlikeli sorulardan uzak duruyordu. Ödevini yapıp, akılllı uslu okuluna gidip geliyordu.
İktidardaki çocuk modeli, muhafazakar, fazla düşünmeyen, sorgulamayan, ezberletilen ve ezberlediklerini neden ezberlediğini bilmeyen, farklı olmayı, yeni düşünceler üretmeyi ve karşı çıkmayı zararlı sayan, çocuk modeli olmuştu son yıllarda bu ülkede. Maddi değerlere bağlı, manevi değerlerden uzak, tüketime endeksli, üretim ve paylaşımdan uzak çocuk modeli. Aslında günümüz dünyasına uygun modellerdi belki. Öyle ya, şimdi sorgulasalar, karşı çıksalar suç oluyordu. Çalışmayı, emeği, dürüstlüğü, alınterini erdem olarak görseler; daha çok kazanma ve daha iyi yerlere gelme hayalleri suya düşüyordu. Daha iyi yerlere gelmenin çok para kazanmakla eş anlamlı sayıldığı bir düzende, Makyevelist bir amaç- sonuç ilişkisi daha mantıklı geliyordu ister istemez.
Çocuk Bayramı’nı kutladığımız bu günlerde yeni orman yasası da onaylanıverdi Mecliste. Yeni çocuk modelimiz, ormanlarda koşup oynayamayan, beton alışveriş merkezlerinden çıkamayan, alış veriş merkezlerinde ya da evlerinde, sanal dünyalarında, sanal karekterlerle yaşamın farkına varan bir nesil olmuştu ki, bu yasa da tam onlara göreydi. Ormanlar da gelir kaynağıydı artık. Madencilerin, ticaret yapanların, istediği gibi talan edip bırakacağı bir mecra oluvermişti ormanlar. Yeşillikler, parklar, bahçeler insanların toplu eylem yapabilecekleri alanlar olduğundan tehlikeliydi. Her boş araziye, beton bir bina dikmek, yol yapıp üzerinden geçmek çok daha mantıklıydı. Öyleyse günümüz çocuğu, bilgisayar oyunlarında sanal çiftlikler kurup, sanal ağaçlarla ve hayvanlarla oyalanmalıydı. Alışveriş merkezlerindeki dekor çiçeklerle mutlu olmalı, sahte çimli oyun parklarında koşturmalıydı. Ne kadar çok isterse ve ne kadar çok alırsa o kadar mutlu olmalıydı. Fakat ne hikmetse, günümüz modeli çocuklar bir türlü mutlu olamıyordu.