ADALET
Ülkemiz ya hukuku yeni keşfetti,ya da yapılan bunca haksızlığı ancak fark edebildi. Yoksa bu kadar çok "mahkeme,yasa,tutuklama,tahliye,kanun"konuşuyor olmayı başka türlü izah edemeyiz diye düşünüyorum.
Görünen köy esasında tam olarak şu : çok güzel ve gösterişli adliye binalarımız yapıldı,içlerine onlarca teknik alet ve ekipmap kuruldu ama bunları işletecek ve yasaları adil uygulayacak "insan"eksikliği bir türlü giderilemedi. Bu yüzden "adalet"sorunundan bahsederken hep kişileri konuşuyoruz. Oysa bu bir sistem sorunu ve ta en başından hata yaptığımızı fark edemeyecek kadar da kör bakıyoruz.
Adalet Bakanlığı personel alırken,dönemin iktidarına yakın almakta özel çaba sarf ediyor. Her gelen,bir öncekinin atadıklarını sağa sola atmakla geçiriyor vaktini. Bu yüzden de atanan "kendini taraf ve maksadı belli"görüyor. Bu yüzden onu,sadece atayanlar beğeniyor ve normal olan diğer eylemleri,öç alma gibi algılanıyor.
Oysa,adaletin ve hak aramanın amacı ve doğal sonucu"yasal öç almadır". Yani,bir taraf mağdurken ve hakkını ararken,yargı hesabını sorduğunda suçlunun kendini mağdur gibi göstermesinden farklı bir durumdur bu. Doğru bakmak lazım olaylara. Hesap sorarken de adil olmak ve suçlunun bile kabulüne muhatap olmak gerçek adalet olsa gerek.
Zalimin zulmü,mazlumun Allahı sözü,çok eskilerden bugünlere geldiğine göre geçmişten gelen bir yara bu yukarıda bahsettiklerim. Hala daha,içinden çıkamadığımız ya da tatmin olmadığımız durumlarda Allaha havale işine devam ediyorsak, ya sistemde bir sorun vardır ya da bunu algılayanlarda.
İnsan olarak kendimizde göremediğimiz sorunları sisteme atmakta da üstümüze yok. Eğitimsiz ve bilinçsiz yığınlar olduğumuzu görmeden,elimizdeki diplomaları referans olarak ifade eden cahil bir toplum olduğumuzun farkına, sadece İlber Ortaylı değil az aklı olan herkesin varması gerekiyor.
Mezun olduğumuz okullardan,sadece diploma alıyoruz ve bu belge sadece ehliyet almamızı sağlıyor. Aldığımız ehliyetler ile de trafik kazalarında dünya birincisi olduğumuz sorununu başka yerlerde arıyoruz. Değil hız limitlerini düşürsek veya her yere radar kursak yine de önüne geçemeyiz bu kazaların. Çünkü yaya olarak yürürken bile birbirine bu kadar çarpan bir toplum dünyanın neresinde vardır söyler misiniz ? Biz bu cahilliğimizi bile,bir hesap sorma aracı olarak kullanıvermişiz hemen. Omuz atmak,güçlü olmayı ve üstünlük kurmayı özetliyor ya,tam bir cahil Türk aklı. O yüzden kısaca diyorum ki; Yürü be koçum,anca gidersin...