ŞİDDET
Şiddetin her türlüsünü kanıksayan bir toplum olduk artık. Mecliste sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyla da, şiddetin her yere ve her kişiye de kolaylıkla ulaşabileceğini görmüş olduk.Öncelikle yapılan saldırıyı kınıyor ve geçmiş olsun diyorum. Daha kötü sonuçlar da olabilirdi. Meclise bu denli kolay sızılması, saatlerce amaçsızca dolaşılması, saldırganın hiç şüphe çekmemesi gerçekten korkutucu. İsteyen, istediği gibi davaranabiliyor Meclis çatısında, demekki. Umarım saldırının ne amaçla yapıldığı ve varsa başkalarınca bağlantısı olup olmadığı ortaya çıkar. Fakat yumruk atan şahsın, olay nedeniyle tutuklanmamasını ve başka suçtan aranmasa serbest bırakılacak olmasını da inanın hiçbir şekilde tasvip etmiyorum.
Bu ülkede artık haberleri izleyemiyorum. Haber izlediğim anda, kötü hissetmeye başlıyorum kendimi, ben de haberleri gazete ve internetten takip ediyorum. Öyle ya bütün bir haber süresince bir tane mi iyi haber olmaz, bir tane mi içinde şiddet olmayan bir olay olmaz.Yok rastlayamıyorum. Her bir ayrıntı şiddet ögesi barındırıyor.
Ya evli adam sevgilisini öldürüp intihar ediyor, ya kendinden boşanan karısını öldürüp intihar ediyor. Bir diğeri, karısını öldürüp kaçıyor, kimisi borçlusunu, kimi alacaklısını.
Özellikle kadın cinayetleri inanılmaz bir hızla artmakta her geçen gün. 2014’ün Ocak ayında tam 23 kadın cinayeti işlendi, istatistiklere yansıyan. İnsanlar artık istatistik bir veri haline gelmeye başladı. Başkasına yapılan şiddet artarken, intihar vakaları da aynı hızla artmakta.
Ülkemiz şiddet olaylarında inanılmaz istikrarlı ilerliyor. Toplumsal cinnet çaresizlik boyutunda. Her yerde kullanılan şiddet söylemi, olayları normalleştirme eğilimi, sayıyla ifade etme ve yansıtma biçimi, tepkisizliği getiriyor beraberinde.
İnsanlar hayatından memnun deniliyor, herkes iradesini kullanıyor deniliyor. Fakat şu çok açık değil mi, , büyük bir çoğunluk iradi ve vicdani davranışlardan çok; tepkisiz ve anlamsız bir boşluğa doğru sürüklenmekte. Değerlerini kaybederken, yerine yeni bir değer koyamamakta ve hayatın ona yüklediği sorumluluklardan kaçışı şiddet eğiliminde bulmakta. Yaşamında amacı olmayan ve sevgiyi içselleştirememiş birçok insan da, varoluşu yokolmakla özdeşleştirmekte.
Bir akşam da haberler de, mutlu yüzler görebilsek, yarına umutla bakan insanlar görebilsek, bir de sokaklarda neşeyle oynayan cıvıl cıvıl çocuklar seyredebilsek ne olur sanki, çok mu şey istiyorum...